Deniz suyunu içme suyuna dönüştürmenin arkasındaki ‘kirli’ gerçek

0
4917
desalinasyon okyanus temiz su dijitalX
desalinasyon okyanus temiz su dijitalX

Ortadoğu ve Afrika ülkeleri başta olmak üzere temiz su sıkıntısı dünyanın dört bir yanında iyice kendini göstermeye başladı. Desanilasyon (tuzdan arındırma) tesislerinin bulunduğu 177 ülke temiz su üretimi ile soruna çözüm bulduğunu düşünürken, durumu çok daha kötü hale getiriyor olabilir. Çünkü desalinasyon tesisleri çok fazla atık üretiyor. Öyle ki bu atık miktarı dönüştürülen temiz su miktarından daha fazla.

Birleşmiş Milletler Üniversitesi tarafından yayımlanan araştırmaya göre, küresel ölçekte desalinasyon tesisleri tarafından üretilen yıllık kimyasal atık miktarı ABD’nin Florida eyaletini kaplayacak miktarda. Söz konusu miktar 170,305 km2’lik eyaletin tamamını yerden 30 cm yüksekliğe kadar doldurabilir.

Çalışmada verilen detaylara göre, desalinasyon tesislerinde 1 litre temiz su başına üretilen salamura miktarı 1,5 litre olarak beliriyor. Dünya genelinde 15,906 desalinasyon tesisi olduğu ele alındığında, her gün 142 milyar litre salamura üretildiği anlaşılıyor. Kimyasal atıkların yarısından fazlası ise okyanustan en fazla temiz su üreten ülkelerin başında gelen Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri.

Kanada, Hollanda ve Güney Koreli araştırmacıların imzasını taşıyan makalede, desalinasyon tesislerinin kapatılması değil ancak acil bir plan çizilmesi gerektiği ifade edildi. Üretilen çok yüksek miktardaki kimyasal atığın kuyularda tutulması veya buharlaşma havuzlarına alınmak yerine okyanus ve kanalizasyonlara atılması çok büyük sorunlara neden olabilir. Özellikle bakır ve klor gibi kimyasallar deniz canlılarını ciddi ölçüde tehdit edebilir.

Araştırmada yer alan Edward Jones, “yüksek tuz oranı ve çözünmüş oksijenin bentik organizmalar üzerinde olumsuz etkiler yapabileceğini ve bu değişimlerin gıda zinciri üzerinde belireceğini” ifade etti.

Tarım arazilerinde kullanılabilir

Araştırmacılar desalinasyonun ortaya çıkardığı atığın geri dönüşümden geçirilmesi hatta mümkün mertebe değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Örneğin bazı tahıl ürünleri tuzlu suya tolerans gösterebildiği için tuzlu kimyasal atık ile sulanabilir. Dahası, hidroelektrik santrallerinde enerji üretimi için atık su kullanılabilir. Akla gelen bir diğer çözüm, atıktan tuz, klor ve kalsiyum gibi mineralleri çıkarmak.

Desalinasyonun çevreye zarar veren ve gısa zinrini tehdit eden bir uygulamadan çıkarmak için öncelikle bu işlemi en çok uygulayan ülkelerin yeni teknolojileri kullanması gerekiyor. Desalinasyon ile üretilen atık suların değerlendirilmesine yönelik uygulamaların geliştirilmesi ile yeni sanayi alanları bile ortaya çıkabilir.

Araştırmanın ortaya koyduğu tehdidi ciddiye alınmaz ve en azından atıkların kontrollü depolanması sağlanmazsa dünyanın sonunu daha hızlı getireceğimizden şüphemiz olmasın.