Yeni bir araştırma, depresyona neden olabilecek genlerin aynı zamanda genleriniz ile bağlantısı olmayan yaklaşık 20 hastalığa neden olabileceğini gösterdi.
Yapılan genetik araştırma, büyük depresif bozukluğun genetik risk faktörlerini 900’den fazla hastalık ile değerlendirdi. Araştırma, zihinsel rahatsızlığın her zaman ciddi bir hastalığın sonucu olmadığını, tam tersine hastalıkla doğrudan bağlantılı olduğunu gösterdi.
Güney Avustralya Üniversitesi’nden genetik epidemiyolojist Anwar Mulugeta, “Veriler, depresyon gibi ciddi zihinsel hastalıkları bulunan insanların genel popülasyona kıyasla fiziksel hastalık bulundurma oranını ciddi ölçüde artırıyor” ifadesini kullandı.
Bir başka ciddi hastalık ile boğuşurken ciddi depresyonla mücadele etmek maalesef birçok insan için şaşırtıcı bir durum değil. Bilim insanları ise depresyonun kaynağı olan sebeplerin hastalıklarla direkt bağlantılı olup olmadığını anlamaya çalıştı.
Geçmişteki araştırmalar depresyonun sadece zihinle sınırlı kalmayarak tüm vücudu etkileyen bir hastalık olduğuna işaret etmişti. Mulugeta ve ekibi bu bulguyu kesinleştirmek için “Mendelian rastgeleleştirmesi” yaklaşımını kullandı. Britanya Biobank kayıtlarından alınan 340,000 kişiye ait genetik veri üzerinde analiz yapıldı.
Bazı araştırmalar depresyon ile belli hastalıklar arasında bağlantı kurmuş olmasına rağmen, en son çalışmada depresyonun günlük hayattaki etkisi anlaşılmaya çalışıldı.
Molecular Pyschiatry dergisinde yayınlanan sonuçlar, büyük depresif bozukluğa sebep olacak genetik riske sahip olanların bazıları öldürücü olan en az 20 hastalığa yakalanma riskini de artırdığını gösterdi.
Genlerin vücuttaki neredeyse her sistemde ciddi hastalığa neden olabileceğini gösteren araştırmada depresyon ile ilişkilendirilen rahatsızlıklar arasında astım, yüksek kolestrol, mide ve bağırsak iltihabı, özefagus yangısı, idrar sistemi bozuklukları ve hatta E.coli baktesisi ile bağlantılı enfeksiyonlar yer alıyor.
Dahası, yüksek depresyon belli ilaçlara hassasiyeti artırdığı gibi yan etki riskini de yükseltiyor. Bu yüzden yüksek depresif bozukluğu bulunan kişilerde ilaç kullanımının denetlenmesi gerekiyor.
Muguleta, elde edilen sonuçların ardından “Bu araştırma tavuk mu yumurtadan yoksa yumurta mı tavuktan çıkar tartışmasını sona erdiriyor. Depresyonun sanılanın aksine hastalık ile ortaya çıkmadığını ancak hastalığa neden olduğunu gösteriyor” dedi. Muguleta şu sözleri ekledi:
“Daha da önemlisi, depresyon teşhisi konulan bir insanın belli hastalıklar için tetkiklerden geçirilmesi gerektiğini anlıyoruz. Böylece klinik yönetimini güçlendirebilir ve alınan sonuçları çok daha olumlu kılabiliriz.”
Yüz milyonlarca insan için tedavi geliştirilebilir
Depresyona kapı aralayan genlerin belli sayıda diğer hastalığa nasıl zemin hazırladığı halen kesin değil. Tespit edilen hastalıklar listesinde yer alan sindirim sistemi bağlantılı rahatsızlıklardan yola çıkan araştırmacılar, zihinsel hastalıkları tedavi etmek için kullanılan ilaçların bağırsaklarımızı olumsuz etkileyebiliyor olabileceğini öne sürdü.
Elde edilen bulgular geçmişteki araştırmalar ile belli noktalarda uyuştuğu gibi cevapsız kalan soruların yanıtlanması için ileride yeni araştırmalar yapılması gerekiyor.
Genetik epidemiyolojist Eline Hyppönen, “Depresyon ve diğer hastalıklar arasındaki bağlantıyı anlamak, depresyondaki insanlara ihtiyaçları olan desteği vermek için çok önemli. Eğer her bir hastaya ne kadar odaklanabilirsek, olumlu sonuçlar o kadar artacaktır” ifadesini kullandı.
Hyppönen, “uzun dönemli sağlık sorunlarını aşabilmek için depresyon bağlantılı ek hastalıkları da tespit etmenin kritik olduğunu” not düştü.
Küresel alanda en az 300 milyonu etkileyen depresyon, modern günümüzün en sık rastlanan hastalıklarından biri. Yapılan araştırmalar sayesinde, depresyon tespiti ve önlenmesi sürecinde diğer hastalıkların ortaya çıkma riski azaltılacak.