En yakın yıldızın yaşanabilir bölgesinde gezegen bulundu

1
8019
PC 001
PC 001

Astronomi dünyası, bugün dış gezegen keşiflerinden belki de en önemlisini duyurdu. İlk olarak Der Spiegel dergisinde duyurulan Dünya benzeri gezegen keşfi, ESO tarafından doğrulandı.

ESO, ‘Kırmızı Soluk Nokta’ projesi kapsamında yürütülen çalışmalar sonucu, Proxima Centauri yörüngesinde Dünya kütlesinde bir gezegen bulunduğunu açıkladı.

ESO tarafından yayımlanan basın bülteninin Türkçesi aşağıda verilmiştir:

Güneş Sistemi’nden uzaklığı 4 ışık yılından biraz daha fazla olan, Proxima Centauri adındaki kırmızı cüce, Güneş’in ardından Dünya’ya en yakın yıldız olma özelliğini taşıyor. Erboğa (Centaurus) Takımyıldızı’nda yer alan bu soğuk yıldız, çıplak gözle görebilmek için çok sönük kalırken, çok daha parlak olan Alpha Centauri AB çift yıldız sistemi yakınında bulunuyor.

Proxima Centauri, 2016’nın ilk yarısında Şili’deki La Silla Gözlemevi’nde bulunan ESO 3.6 metrelik teleskobu üzerindeki HARPS spektografı ve yerdeki birçok teleskop tarafından eşzamanlı olarak gözlemlendi. Londra, Queen Mary Üniversitesi’nden Guillem Anglada-Escudé’nin başında yer aldığı astronom ekibi tarafından yürütülen ‘Kırmızı Soluk Nokta’ projesi, Proxima Centauri’nin yörüngesinde yer alan muhtemel bir gezegen tarafından kaynaklanacak çok ufak ileri-geri titreşimleri tespit etmeye çalışıyordu.

Kamu tarafından büyük ilgi görmesi sebebiyle, projenin 2016 Ocak ortası ile Nisan 2016 aradındaki süreci Pale Red Dot web sayfası ve sosyal medya üzerinden paylaşıldı. Araştırma hakkındaki raporlar, dünyanın dört bir yanındaki uzmanlar tarafından yazılan sayısız makalele ile desteklendi.

Guillem Anglada-Escudé, benzeri olmayan araştırmanın arka planını şu şekilde anlatıyor: “(Proxima Centauri’de) Bir gezegenin varlığına dair ilk ipuçlarına 2013’te ulaştık ancak ilk bulgular tatmin edici değildi. O zamandan bu yana gözlemleri artırmak için ESO ve diğer uzay ajanslarının desteğini aldık. Yakın zamanda hayata geçirilen Kırmızı Soluk Nokta projesinin planlaması iki yıl sürdü.”

Kırmızı Soluk Nokta verisi, ESO gözlemevleri ve diğer yerlerde yapılan verilerle birleştirildiği zaman oldukça etkileyici sonuçlar veren net bir sinyal ortaya çıkardı. Sinyal, Proxima Centauri’nin Dünya’ya saatte 5 kilometre hızla yaklaştığı (normal insan yürüme hızı) ve aynı hızla Dünya’dan uzaklaştığı zamanlarda elde edildi. Radyal hızın düzenli değişimini temsil eden model, her 11,2 günde tekrarlanıyordu. Sonuç olarak beliren çok küçük Doppler etkilerinin titiz analizleri sonrasında, Dünya’nın en az 1.3 katı kütleye sahip bir gezegenin varlığı ortaya çıkarıldı. Gezegenin yörüngesi, Proxima Centauri’den 7 milyon km mesafede yer alıyor. Bu mesafe, Güneş-Dünya arasındaki uzaklığın yüzde 5’ini temsil ediyor.

Guillem Anglada-Escudé, geride kalan birkaç ay yaşanan heyecanı şu şekilde ifade ediyor: “Sinyalin doğruluğunu Kırmızı Soluk Nokta projesinin sürdüğü 60 günün her birinde kontrol ettim. İlk 10 gün ümit vericiydi, sonrasındaki 20 gün beklentiler ile uyumluydu ve son 30 gün fazlasıyla belirleyici oldu. Biz de araştırma makalesini yazmaya başladık!”

Proxima b, Evren’in başka bir köşesinde yaşam olduğuna dair kanıt bulmak için ana hedef olacak.

Proxima Centauri gibi kırmızı cüceler birçok şekilde bir gezegenin varlığını taklit edebilecek aktif yıldızlardır. Araştırma ekibi yıldızın kendilerini yanıltıyor olabileceği ihtimalini silmek için aynı zamanda Proxima Centauri’nin parlaklığındaki değişimi Şili’deki San Pedro de Atacama Yıldız Keşfi Gözlemevi ve Las Cumbres Gözlemevi teleskop ağı ile gözlemledi. Yıldızın parladığı anlarda toplanan radya hız verisi, en son analizlerden çıkarıldı.

Her ne kadar Proxima b (keşfedilen gezegen) yıldızına Merkür’ün Güneş’e olduğundan daha yakın olsa da, Proxima Centauri Güneş’ten çok daha soluk bir yıldız. Sonuç olarak, Proxima b yıldızının yaşanabilir bölgesinde (sıvı su oluşumuna izin verecek mesafe) yer alıyor ve yüzey ısısının sıvı suya sahip olmasına izin verdiği düşünülüyor. Proxima b’nin yörünge sıcaklığına rağmen, gezegenin yüzeyindeki şartlar yıldızdan saçılan morötesi ve X-ray ışınları tarafından ciddi şekilde etkileniyor olabilir. Bu etkilerin Dünya’nın Güneş’ten maruz kaldığı radyasyondan çok daha güçlü olması muhtemel.

İki ayrı makale, Proxima b’nin yaşanılabilirliği ve iklimi hakkında bilgi sunuyor. Her iki makale, Proxima b yüzeyinde su bulunabileceği ihtimalini göz ardı etmiyor ve bu durumda; sıvı suyun gezegenin sadece en çok güneş ışını gören yerlerinde, yıldıza dönük olan bir yarım küresinde (Ay-Dünya arasında olduğu gibi kütleçekim kilidi) veya tropikal bir bölgesinde (3:2 rezonans rotasyon) bulunabileceğini savunuyor. Proxima b’nin yörünge hareketi, yıldızından gelen güçlü radyasyon ve gezegenin oluşumuna dair geçmişi ele alındığında, Dünya’dan çok daha farklı bir iklimi olması gerektiği anlaşılıyor. Ayrıca, Proxina b’nin mevsimlere sahip olması çok düşük bir olasılık.

Proxima b yüzeyinden temsili çizim. [ESO/M. Kornmesser]
Proxima b yüzeyinden temsili çizim. [ESO/M. Kornmesser]
Proxima b’nin keşfi, mevcut ve Avrupa Çok Büyük Teleskobu (E-ELT) gibi yeni nesil dev teleskoplarla yapılacak çok yoğun yeni araştırmalar için başlangıcı temsil edecek. Proxima b, Evren’in başka bir köşesinde yaşam olduğuna dair kanıt bulmak için ana hedef olacak. Alpha Centauri sistemi zaten StarShot projesi kapsamında insanlığın başka bir yıldız sistemine yolculuk etmek için ilk hedefi durumunda.

Guillem Anglada-Escudé son olarak şu sözleri kullanıyor: “Birçok dış gezegen bulundu ve birçokları daha bulunacak. Ancak en yakın Dünya benzeri gezegeni araştırmak ve bulmak, hepimiz için bir ömür sürecek tecrübeyi temsil ediyor. Birçok insanın hikayesi ve çabaları bu keşif için birleşti. Elde edilen sonuç, aynı zamanda onlara hürmet anlamına geliyor. Bundan sonrası, Proxima b’de yaşam arayışı olacak…”

“Starshot projesine ilham verecek”

Çağ Üniverstesi Uzay Araştırma ve Gözlem Merkezi’nde gökbilimci olan Arif Solmaz, Proxima Centauri’de yapılan keşfin yıldızlararası yolculuklara kapı aralayacağını belirtti:

“Pale Red Dot, ya da Türkçe ifadesiyle Soluk Kırmızı Nokta kampanyasının genel amacı Güneş Sistemi’ne en yakın yıldızların etrafında Dünya-benzeri gezegenlerin varlığını araştırmaktı. Özel olarak ise Güneş’ten sonra Yeryüzü’ne en yakın yıldız olan Proxima Centauri’de. Erboğa (Centauri) takımyıldızı doğrultusunda ve bize 4.3 ışık-yılı uzaklıkta olan bu yıldız Güneşten çok daha küçük bir kırmızı cüce.

Projeye bu nedenle Carl Sagan’ın Voyager I’in ünlü Dünya fotoğrafı için yaptığı Soluk Mavi Nokta’dan yola çıkarak bu isim verildi. Aslında başlangıcından itibaren halkla ilişkiler çalışmalarına oldukça özen gösterildi ve projenin işleyişi hem palereddot.org web sitesinden hem de sosyal medya üzerinden sürekli güncel olarak aktarıldı. İlgili kişilerin web sayfasını incelemesini tavsiye ederim.

Bu keşif oldukça önemli, çünkü bir başka projeye daha atıf yapıyor. Günümüzün en önemli bilim insanlarından biri olan ünlü fizikçi Stephan Hawking’in yürüteceği StarShot projesi. Bu projeyle artık yıldızlar-arası keşifler erişime açılmaya çalışılacak. En makul hedef normal olarak en kolay erişebileceğimiz yerdir. Doğal olarak çevresindeki yaşanabilir bölgede bir gezegen barındıran Proxima Centauri sistemi bu projeyi daha ha heyecanlı bir hale getiriyor. Hayata geçtiği takdirde, 20 yıl içerisinde bu sisteme ulaşabiliriz.

Yeni nesil teleskop ve aygıtların yanı sıra hem yerde hem uzayda yerini alacak yeni araçlarla 2020’li yıllar astrofizik çalışmaları açısından devrimsel gelişmelere kapı açacak.”

1 Yorum

  1. başka yaşam yerimiz yok..olmayacak da. Milyarca dolar para harcayarak boşa kürek çekeceklerine insanlığı refaha ulaştıracak bir Dünya yaratmaya gayret etsinler. Bu Dünya’daki kaynaklar kıyamete kadar bize yeter. Yeter ki paylaşmasını bilsinler.!