Facebook ‘yapay zeka sistemine’ dönüşüyor

0
3531
facebook AI
facebook AI

Facebook, her gün en az 700 milyon insanın paylaşımda bulunduğu benzersiz veri havuzunu 21’inci yüzyılın seyrini değiştirecek teknolojiye adamaya karar verdi. Sosyal ağ, sunucularında saklı olan milyarlarca insan ilişkisini, insan beyni gibi düşünebilen yazılımları geliştirmek için kullanacak.

Bilim insanlarının 1950’li yıllardan bu yana elde etmeye çalıştığı bir teknoloji, son yıllarda yaşanan gelişmelerle kapımıza kadar geldi. Sadece 10 yıl içinde, çevresinde olup bitenleri algılayarak insanlardan farksız konuşabilen sistemler karşımıza çıkabilir. Sürücüsüz otomobillerden, fabrikalarda işçilerin yerini alacak otonom makinelere ve yok etmeye programlandığı hastalıklı hücrenin izini takip eden ilaca kadar uzanan sayısız teknoloji, adını sıkça duymaya başlayacağımız ‘derin öğrenme’ bilimiyle hızla gelişiyor.

Derin öğrenmeyi bir anda gündeme taşıyan gelişme ise Facebook’un kuracağını açıkladığı üç yapay zeka laboratuvarı oldu. Derin öğrenmenin açacağı fütürist dünyayı hayal ettiğimiz zaman, Facebook’un sadece daha doğru reklam sunmayı amaçlayan algoritmalarla yetineceğini söylemek çok zor.

Facebook derin öğrenmeyi öğrenecek

Bilim dünyası, teknoloji geliştikçe sırlarını en çok merak ettiği yeri, yeni Uzay’ın kendisi kadar uçsuz bucaksız olan insan beynini araştırmak için yeni araçlar geliştiriyor. İnsan beyninin nasıl çalıştığını anlama merakı, günümüzde IBM’in geçtiğimiz yıl 10 milyar sinir hücresi içeren dünyanın en büyük beyin simülasyonunu oluşturmasına; Kanadalı ve Alman bilim insanlarının bilinen örneklerinden 50 kat daha büyük ‘BigBrain’ haritasına çıkarmasına ve ABD hükümetinin benzer bir amaçla 100 milyon dolarlık ‘Brain Initiative’ projesini başlatmaya itti.

Birbirinden büyük bu projelerdeki amaç, Apple’ın ses tanımı yapan Siri ve spesifik adresleri karşınıza çıkaran Google Street View gibi yapay zeka teknolojisini çok daha öteye taşımak.

Facebook, izleri ve modelleri okuyarak hedefini bulan yazılımları geliştirmek için geç kalmadan harekete geçti bile.

Şirketin New York, Londra ve merkezinin bulunduğu Menlo Park, California’da kurulacağı açıklanan yapay zeka laboratuvarlarının başına, 30 yıldır bu alanda çalışmalar yapan New York Üniversitesi Profesörü Yann Lecun’u getirdi. LeCun, 1.19 milyar kullanıcısı olan sosyal ağın içinden çıkılmaz veri havuzundaki bilgileri analiz edecek ve onları ‘düzenleyecek’ derin öğrenme araçlarını geliştirmekten sorumlu olacak.

Derin öğrenme sayesinde, Facebook yüklediğiniz fotoğraflardaki yüzleri anında tanımlayabilecek, yüzde 99 doğrulukla size görmek istediğiniz reklamı sunabilecek.
Analistlere göre, politik görüşünüzden arkadaşlarınızla en çok hangi mekana gitmeyi sevdiğinizi bilen Facebook’un, derin öğrenme ile yapabileceklerinin sınırı yok.

Akıllı makineler kaçınılmaz

En hızlı ve en doğru sonuç veren sistemler olarak beliren yapay zeka ağları, Eylül 2013 itibariyle her gün 350 milyon fotoğrafın yüklendiği Facebook için en mükemmel teknoloji olarak kendini gösterdi.

Toronto Üniversitesi’nden bilgisayar bilimi uzmanı Geoffrey E. Hinton’un, moleküllere doğru yol gösteren yazılımla akıllı ilaçların kapısını aralaması; İsviçre Yapay Zeka Laboratuvarı’nın (SUPSI) ise 50 bin fotoğrafı yüzde 99.46 doğrulukla tanımlayan yazılım geliştirmesi, Facebook’u cesaretlendiren en son atılımlar oldu.

Hinton’un robot firmasına dönüşmeye başlayan Google ile anlaşmasının ardından, LeCun da Facebook’ta beynin sırlarını çözmeye çalışacak.

Yeni işine girdikten sonra Wired’a röportaj veren LeCun, kısa dönemde iki hedefleri bulunduğunu belirtti: “Birincisi, teknolojik açıdan gelişme sağlamak. İkincisi de bu teknolojileri Facebook’ta kullanılabilir hale getirmek.”

LeCun, uzun dönem amaçlarının ise derin öğrenmenin nihayetinde sunacağı ‘akıllı makineler’ olduğunu söyledi. Yani insan beyni gibi öğrenen, duyan, ses ve görüntü tanımı yapan, konuşabilen sistemler.

Fransız asıllı bilim insanı, önlerindeki en büyük mücadelenin, ‘makinelere insanların nelerle ilgilendiği ve ne yapacaklarını anlamalarını sağlayacak modeller geliştirmek olduğunu’ belirtti.

En büyük soru, bu aşamadan sonra bizi nasıl bir dünyanın beklediği…

Not: Bu yazının orijianli Turkcell Blog’da yayımlanmıştır.