Perşembe, Aralık 5, 2024
More

    Google’ın derin dondurucuya attığı 4 fütürist proje

    Google’ın fütürist projelerine göz geçirmek, teknoloji devinin sınır tanımayan vizyonunu sergiliyor. Bilim kurgudan ilham alan ve hayal gücüyle pekişen araştırmalar her ne kadar yavaş ilerlese de, 2050’de dünyayı bambaşka bir yer haline getirebilir.

    Google’ın fütürist teknolojiler listesindeki projelerden hangisinin seçileceği, Google X (Rapid Evolution) Hızlı Değerlendirme ekibinin vereceği karara bağlı. Google’ın gizli projelerinden de sorumlu olan Ar-Ge laboratuvarındaki ekip, masaya yatırılan projenin hayatımızda edineceği yeri, teknolojik olarak mümkün olup olmadığını ve muhtemel risklerini değerlendiriyor.

    Google Glass için defalarca tekrarlanan süreçte sorulan sorular genelde şunlar: “Gerçekten bir sorunu çözümleyecek mi? Gerçekten fiziksel olarak ortaya çıkarılabilir mi? Eğer yapılırsa amaçlandığı şekilde kullanılabilir mi?

    Sürücüsüz araba ve 3D tablet ile akıllı telefonların ardından, Google X ekip lideri Rich DeVaul, Mart ayında ‘uzay asansörü fikrini değerlendirdiklerini’ açıkladı. Bu açıklamanın ardından Google’ın karanlıkta kalan araştırmaları da belirmeye başladı. Uçuk kaçık projeler yakın gelecek için oldukça uzak birer ihtimal olarak beliriyor ancak, şu an Google araştırmalarında itici güç görevi görüyorlar.

    DeVaul ile tüm projeleri değerlendiren iki önemli isim, Google X’in matematik ve fizik dehalarından Dan Piponi ve genç tasarımcı Mitch Heinrich. Üçlü, haftada bir gün bir araya gelerek yeni projeler üzerinde kafa patlatıyor. Google’ın ‘çılgın projelerinin’ neden gerçekleşemeyeceğini de, onlar açıklıyor:

    Yörüngeye çıkan asansör

    Gelecekte bir gün Felix Baumgartner gibi maceracılar atmosferin üst katmanlarından Dünya’ya atlamak için balon yerine asansör kullanabilir. Çünkü yörüngeye çıkacak onlarca kilometre uzunluğunda bir asansör, sadece Google’ın projesi değil.

    İlk olarak gökbilimciler, Arthur C. Clarke’ın ‘The Fountains of Paradise’ adlı kitabından ilham alarak gökyüzüne uzanan bir asansör projesi öne sürdüler. Uydu taşımacılığı için kullanılması planlanan asansörün, yerden 42 kilometre yükselmesi düşünülüyor. Asansörün temeli ise yerden en az 150 km yükseklikte inşa edilecek. Japon bir firma ise 2050 yılında yerden 36 bin kilometre yüksekliğe insan taşıyacak bir asansör yapmayı planlıyor. Planlara göre, dengede kalması için toplam uzunluğu 96 bin km olacak asansör, saatte 200 km hızla yolcu taşıyabilecek.

    DeVaul, Fast Company sitesine yaptığı açıklamada, çılgın projelerden asla uzak kalmadıklarını belirtse de, uzay asansörünün derin dondurucuya atıldığını söyledi. Çünkü Piponi’nin hesaplamalarına göre uzay asansörünün inşa edilebilmesi için çeliğin en az 100 katı sert bir materyal lazım

    Asansöre enerji sağlaması için yörüngede inşa edilmesi gereken dev bir güneş santrali, projenin maliyetini atmosferin dışına taşıyan girdilerden sadece bir tanesi. Google X’e göre, yaklaşık 40 km uzunluğundaki bir asansörün gerçeğe dönüşmesini sağlayacak tek materyal karbon nanotüpler. Ancak bugüne kadar ancak bir metre uzunluğunda bir direk oluşturabilecek kadar işlenebildiler. Google X, bu noktadan sonra karbon nanotüp alanında yeni gelişmeler yaşanmasını bekliyor.

    Uçan kaykay

    Geleceğe dönüş filminde Mart Mcfly’ın üzerinden inmediği uçan kaykay, DeVaul’un diğer itiraflarından biriydi. Ancak Piponi’ye göre bu projenin de hayata geçmesi henüz mümkün değil. Çünkü günümüzde Japonya ve Çin’de kullanılan Maglev, yani manyetik raylı trenlerdeki denge faktörü, uçan kaykay için geçerli değil. Maglev sistemlerinde mıknatısların yerleştirilme düzeni, tren sadece tek bir yöne hareket ederken denge sağlayabiliyor. Ancak kaykay gibi yüzeyleri açıkta bir cismin hem havada asılı kalmasını hem de her yöne serbestçe hareket etmesini sağlamak şu an mümkün görünmüyor. Tersine, serbest hareket etmek isterken mıknatıs kutuplarının sürekli birbirlerini itecek olması kaykayın sürekli ters dönmesine yol açacağından, ortaya tam bir facia da çıkabilir.

    Piponi, bu aşamada mıknatıslarla grafit kullanmayı düşünmüş. İnce dilimler halindeki grafiti küçük mıknatıslar ile kullandığı prototip, hafif bir itmeyle her yöne doğru havada süzülmeyi başarıyor. Ancak gerçek boyuta göre çok küçük olan prototip, çok büyük bir maliyet ve teknolojik riskler getireceği için geçici olarak rafa kaldırılmış durumda.

    Işınlanma

    Geleceğe Dönüş’ün ardından Google’ın ilham aldığı bir diğer film de Uzay Yolu. Gerçeğe dönüştürülmek istenen proje ise bir insanın veya bir nesnenin, üstün bir tarama teknolojisi ve ışınlama cihazıyla moleküller halinde aktarılması. Henüz ne bir tarama teknolojisi ne de bir cihaz mevcut ama Piponi, çoktan projeyi derin dondurucuya atmış.

    Nedeni, ışınlanmanın birçok temel fizik kuralını ihlal ettiğini öne sürmesi… Bugüne kadar ışınlanma alanında elde edilen tek başarı ise fiziksel değil. İsviçre Federal Tekoloji Enstitüsü (ETH), Ağustos 2013’te yapılan açıklamada 10000 bitlik bilgiyi A noktasından B noktasına başarıyla ışınladıklarını duyurdu. Yapılan deneyde mikron ölçekteki üç devre kullanılarak bilgi 6 mm’lik bir mesafeye ışınlandı. Elde edilen başarı kuantum bilgisayarların geliştirilmesi için önemli bir başarı olsa da, Google’ın insanları ışınlamaya başlaması için daha uzun bir süre gerekecek.

    Origami binalar

    Rapid Evoluation ekibi, derin dondurucudaki projeleri gerçeğe dönüştürebilmek için yeni materyaller keşfetmeye çalışıyor. Buna simyagerlik denebilir mi bilinmez ama Google X farklı alanlarda uzmanlaşmış çok sayıda akademisyenle bir araya gelerek süper sağlam ve süper hafif materyaller üretmek istiyor.

    Google X ile çalışan akademisyenlerden biri, California Teknoloji Enstitüsü’nden (Caltech) Julia Greer. Greer’in geliştirmeye çalıştığı materyal şu an ‘nanotrusses’ olarak biliniyor. DeVaul’un gözlerini parlatan ‘nano demetler’, bir gün kendisini deyişiyle binaları inşa etme şeklimizi tamamen değiştirebilir. Fast Company’e anlattığına göre, bir gün elimizde küçük bir kutuyla binanızı dikeceğimiz araziye gideceğiz. Kutuyu açtığımız zaman, nano iplikler origami gibi açılacak ve devasa bir binaya dönüşecek. Hem de bilinen bugün yapabileceklerimizden çok daha sağlam ve geniş olacak şekilde.

    Google, ne kadar zor görünse de deneme-yanılma yöntemiyle teknoloji geliştirmeye devam ediyor ve vizyonuyla insanı gerçekten hayran bırakıyor. Değerlendirilen projelere bakıldığı zaman birçoğunun imkansız olduğunu söylemek zor ama getireceği riskleri kestirmek de çok güç.

    EN COK OKUNANLAR

    İlgili Makaleler