Oxford Profesörüne Göre “İnsanlığı Kurtarmanın Tek Yolu, Onları 24 Saat Boyunca İzlemek”

0
4139
jp valery 1164850 unsplash
jp valery 1164850 unsplash

Prof. Nick Bostrom’a göre insanlığın kendi kendini yok etmemesi için onları 24 saat gözlem altında tutmamız lazım.

Oxford Üniversitesi‘nde felsefe profesörü olan dünyaca ünlü isim Nick Bostrom radikal fikirleriyle sık sık tartışmalar ortaya atan bir isim. 15 yıl önce insanlığın muhtemelen Matrix benzeri bir simülasyon içinde yaşadığını belirterek “Simülasyon Teorisi” tartışmalarını alevlendiren isim, bu sefer Kanada’da düzenlenen TED Konferansı’nda çok tartışılacak düşünceleriyle gündeme geldi.

Vancouver’daki TED Konferansında, organizasyonun tepe ismi Chris Anderson’ın sorularını yanıtlayan Nick Bostrom “Hassas Dünya Hipotezi” adını verdiği yeni çalışmasından detaylar paylaşırken şöyle dedi:

Dünyayı dev bir gözlem sistemiyle gözetim altında tutmak, beklenen sonu engellemek için tek yok olabilir.”

Bostrom hipotezini bir vazo metaforuyla detaylandırıyor:

“Farz edin ki önünüzde dev bir vazo var. İçinde dünyadaki fikirleri temsil eden farklı renklerde pek çok top olsun. Beyaz toplar (yararlı fikirler), gri toplar (kısmen zararlı olabilecek fikirler) ve siyah toplar (uygarlığı yok edecek fikirler). Atom bombası mesela gri top; oldukça tehlikeli ama insanlığı yok edecek bir sona yol açmamış bir fikir.”

Nick Bostrom’a göre vazoda sadece tek bir siyah top olabilir, ama onu bir kere seçtik mi, geriye dönüş yok. Daha önemlisi Bostrom’un düşüncesine göre o siyah topu henüz seçmemiş olmamızın tek nedeni “şanslı” olmamız.

Bu metafor üzerinden sözlerini dünyayı yok edebilecek teknolojilere yönelten Bostrom, insanlığı yok edecek şeyin kendi geliştireceğimiz bir teknoloji olacağını iddia ediyor. Bunu engellemenin tek yolu ise, insanları düzenli olarak gözetim altında tutmak.

Nick Bostrom’un kurtuluş senaryosu bu noktada (bana sorarsanız) iyice distopik bir geleceğe gidiyor. Bu sürekli gözetim sisteminde insanlar, bir yapay zeka tarafından düzenli olarak izlenecek. Bunu sağlayabilmek için de tüm insanlar, üzerlerinde çok açılı görüntü alabilecek kameralar bulunan bir çeşit boyunluk (tasma mı desek acaba?) ya da etiket taşıyacaklar. Kaydedilen görüntüler yapay zeka tarafından (bizi kendimizden koruyacak) “özgürlük merkezlerine” aktarılacak.

Çözüm mü, kıyamet senaryosu mu?

Ozan Onat’a göre, Nick Bostrom’un bu uçuk fikri her yanıyla bir felaket senaryosu. Zaten Bostrom da bu işin sonunun yanlış noktalara da gidebileceğini belirtiyor.

Üstelik veri mahremiyetinin ve güvenliğinin fazlasıyla tartışılmaya başlandığı bir dönemde, tüm hayatımızı kayıt altında tutmak ve bu kayıtları bir ana merkezde depolamak, tamamen totaliter bir uygarlığı ortaya çıkarmaktan başka bir etkiye sahip olmaz.

Şüphesiz insanlığın kendini yok edecek teknolojileri ortaya çıkarma ihtimali var ve bunu engellemek lazım. Ancak bunu yapmak için belki de biraz kendimizi keşfetmemiz, tüm insanlara, doğaya, canlılara ve evrene saygı duymayı öğrenmemiz lazım diye düşünüyorum. Bunu sağlamak çok mu zor? Maalesef kolay değil.

Ama herşeyi kontrol altında tutmaya çalışan bir totaliter yapının, zorbalığı engellemediğine ve hatta daha da fazla artırdığına dünya fazlasıyla tanık oldu sanırım.

Bu yazının orijinali Ozan Onat imzası ile Gelecek Şimdi sayfasında yayımlanmıştır.