Stephen Hawking: Uzak gezegenlere ışın demetleri kullanarak gitmeliyiz

0
4837
trappist 1 eso
trappist 1 eso

“”Norveç’te düzenlenen Starmus etkinliğinde konuşan Stephen Hawking, insanlığın kaynakları sınırlı olan Dünya’yı terk etmesi gerektiği sözünü tekrarlayarak, süper uzak mesafelere gitmek için Einstein’in Görelilik Teorisi’nden yararlanmamız gerektiğini ifade etti. Hawking, insanlığın hayal gücü ile Evren’in derinliklerine bakabilmesini sağlayan araçlar geliştirdiğini ancak halen ortaya çıktığı yerde oturuyor olmasının bu yaklaşıma uymadığını vurguladı.

Hawking, “Evren’in tadını Dünya’nın konforuyka çıkaran tembel hayvanlar olmamız gerekmez mi? Hayır… Dünya o kadar fazla alandan tehdit altındaki bu konuda olumlu olmam zor” dedi.

Hawking, geçmişte benzer sorunlar ile karşılaştığımız zaman yeni yerler keşfederek çözüm bulabildiğimizi söyleyerek, “Kolomb 1492’de Yeni Dünya’yı keşfetti. Ancak artık bir yeni dünya, yolun köşesinde bir ütopya yok” ifadesini kullandı.

“Dış gezegenlere hızlıca gitmenin yolu bulunmalı”

Hawking, danışma kurulunda yer aldığı sanat ve bilim festivali Starmus’ta, yaşamak için en yakın hedeflerin Ay ve Mars olması gerektiğini tekrarladı. Ancak Ay ne kadar yakın olsa da küçük ve sıvı su ile manyetik alan bulundurmuyor. Mars ise bir zamanlar sıvı su içermiş olsa da şimdi bir atmosfere sahip değil.

Hawking, bu açıdan bakıldığında Güneş Sistemi’ne en yakın sistemlerdeki gezegenlerin de hedefler arasında olması gerektiğini belirtti. En yakın sistem, Dünya’dan 4,5 ışık yılı mesafede yer alan Proxima Centauri (1 ışık yılı yaklaşık 10 trilyon kilometre). Bu sistemde geçtiğimiz yıl keşfedilen Proxma Centauri b, yaşanabilir bölgede yer alan Dünya benzeri bir yer olabilir.

Kayalık süper-Dünya HD 85512 b’ye ait çizim. [ESO/M. Kornmesser]
Hawking, gitmeden önce Proxima Centauri b’nin gerçekten yaşama uygun olup olmadığını asla anlayamayacağımızı, mevcut kimyasal itki sistemleriyle de gezegen ulaşmamızın 3 milyon yıl alacağını belirtti. Nihayetinde, insanlık olarak uzay seyahatleri için radikal bir teknoloji geliştirmemiz şart.

Hawking, “mevcut kimyasal roketlerin gerekli olan itiş gücünü sağlayamadığını, hızlı uzay yolculuğu için ışığın kendisine ihtiyacımız olduğunu” belirtti. “Güçlü bir ışın demeti uzay araçlarını arkadan itebilir. Nükleer füzyon ile uzay aracının kütle enerjisinin yüzde 1’i karşılanabilir. Bu da uzay aracını ışık hızının 10’da biri hıza çıkarmak demektir.” Daha hızlı gitmek için de bir araya geldiklerinde birbirini yok ederek olağanüstü enerji çıkaran madde – karşıtmadde etkileşimi gerekiyor ki, bu teknolojik olarak atom altı parçacık seviyesindeki deneylerle sınırlı.

Yıldız yelkenlileri planı işe yarayacak mı?

Hawking, Dünya’dan uzak gezegenlere gidebilme planına fazlasıyla kafa yoruyor. Rus milyarder Yuri Milner ile hayata geçirdikleri Breakthrough Project, küçük uzay sondalarıyla yıldızlararası seyahati gerçek kılmayı amaçlıyor. İlk prototip, sadece birkaç cm genişliğinde, küçük bir yelkene bağlı olacak. ‘StarChips’ adı verilen mikro sondalardan 1,000 tanesi uzaya gönderilecek. Lazer dinizi görevi görecek sondalar, ortaya çıkaracakları tek ve çok güçlü ışın demeti ile kendilerine itki gücü oluşturacak.

Eğer planlanan enerji elde edilebilirse, küçük sondalar saatte 160 milyon kilometre hıza erişerek Mars’a sadece bir günde ulaşabilecek. Mevcut teknoloji ile bu yolculuk 260 gün sürüyor. Işık hızının beşte birine ulaşacak sondalar, Alpha Centauri’ye ise 20 yılda ulaşabilecek.

Hawking, Cladius Gros adlı fizikçinin bu sondaları dış gezegenleri koloni haline getirmek için kullanabilecekleri önerisinde bulunduğunu da not düştü. Yani, bizler gidemeyecek olsak da tek hücreli organizmalar ile biyosfer oluşturulabilir. Gerisi, evrime kalıyor tabii ki.

Hawking sözlerini şu şekilde tamamladı: “Diğer gezegenlerde insan kolonileri kurulması artık bilim-kurgu değil. Bu bilimsel bir gerçek. İnsan ırkı farklı türler olarak 2 milyon yıldır hayatta. Medeniyet 10,000 yılına yaklaşırken, gelişim hızla artıyor. Eğer insanlık 1 milyon yıl daha hayatta kalırsa, geleceğimiz daha önce kimsenin gitmediği yerlere cesurca gitmemize bağlı.”