Türkiye ilk işlemci firması ile en karlı sektöre adım atıyor

ASELSAN ve Bilkent Üniversitesi ortaklığıyla hayata geçirilen ilk çip üretim şirketi, Türkiye'nin 2015'ten itibaren ikinci baharını yaşayacak sektöre geç de olsa adım atmasını sağladı. Yerel sanayiyi güçlendirmenin yanı sıra, küresel tedarikçi konumuna gelmesi Türkiye'ye önemli faydalar sağlayabilir.

0
4762
processors
processors

ASELSEN ve Bilkent Üniversitesi, adı AB-MikroNano olarak belirlenen ilk çip firmasını hayata geçirdiklerini açıkladı. 30 milyon dolar yatırımla hayata geçirilen AB-MikroNano, savunma radarından elektrikli arabaya ve yüksek hızlı trenden 4G/5G telefonların geliştirilmesine kadar birçok alanda kullanılması planlanan çipler geliştirecek. Dahası, güneş ve hidroelektrik santralleri başta olmak üzere enerji sektöründe yeni nesil çipler sayesinde güç tasarrufu sağlanacak.

Türkiye’nin birçok alanda eşzamanlı gelişme gösterebilmek için çip teknolojisine eğilmesi, tek kelimeyle nokta atışı bir karar. Geç kalınmış olsa da atılacak adımları fazlasıyla kara dönüştürmenin bir yolu ise küresel çip sektörüne tedarikçi olarak girmek olacak.

Silikon olmadan cahil kalırsınız

Mobil cihazların beyni olan mikroişlemciler, akıllı telefon üretimi ele alındığında yarıiletken sektörünün uzun yıllar bir numarası olacak gibi görünüyor. Asya ülkeleri, 20’inci yüzyılda ekonomilerini şahlandıran çip sektörüyle, artan talep sayesinde ikinci baharı yaşamayı hedefliyor. Genel çerçeveden bakıldığında, Türkiye’nin çip sektörüne girmesinin mantıklı olduğunu Asya ülkelerinin geçmişine baktığımızda anlayabiliriz.

İlk olarak Japonya’nın 1970’te adım attığı sektöre 1980 ve 90’lı yıllarda sırasıyla Güney Kore, Tayvan ve Singapur giriş yaptı. Samsung ve Hyundai, Güney Kore’nin güçlü sanayisini çip üretimiyle iyice kalkındırırken, Tayvan TSMC ve UMC firmalarıyla yabancı firmaların tasarımı olan çipleri üretmeye başladı ve gelişmekte olan Asya ülkeleri arasında öne çıkmaya başladı.

En dikkate çarpan örnek ise 1990’ların sonunda Malezya’da yaşandı. Doğal kaynaklarıyla elde ettiği zenginliği teknoloji yatırımına dönüştürmeyi amaçlayan Sarawak eyaleti, 1996’da ilk çip fabrikasını kurdu ancak başarılı olamadı. 2001’de yapılan ikinci denemede, 1st Silicon adı verilen 1.7 milyar dolarlık çip fabrikası açıldı ve kısa zamanda iki tanesi daha inşa edildi. Kısa zamanda Asya’nın bağımlılığı haline gelen çipler, Türkiye gibi son kullanıcı ürünlerine yeni adım atmakta olan ülkelerin ihya olmasını sağladı.

1st Silicon’un 2001’de CEO’su olan Claudio Loddo, The Economist’e verdiği demeçte çip sektörünün önemini geniş açıdan özetlemeyi bildi: “Silikon gelişim getirir, geleceğin yatırımıdır… Eğer silikon olmazsa, insanlar aptal kalır.”

Çip üretimi neden bu kadar önemli?

Bu sorunun en güncel cevabı, elektronik cihaz kullanımının patlamış olması. Tüketici elektroniği üretiminin ne boyuta geldiğini anlamak için dünyanın en büyük ekonomisi Çin’e göz atmak yeterli. PCWorld’ün 2013 yılına ait verilerine göre, Çin tek başına 1.5 milyar akıllı telefon ve 340 milyon PC üretti. Statista’nın istatistikleri ise Çin’in Ocak-Ekim 2014 dönemindeki 1.4 milyara akıllı telefon ürettiğini gösteriyor.

Erişim kolaylığı ve düşen fiyatlar mobil cihaz piyasasındaki rekabeti büyük firmalar için iyice zorlaştırırken, çip piyasasına yatırım yapmak çok daha mantıklı bir hamle olarak beliriyor. Artan taleple, PC ve akıllı telefonlarda kullanılan DRAM ile mobil cihazlar ve dijital kameralarda kullanılan NAND flaş bellek çiplerinin üretimi de artışa geçti.

Elektronik cihaz üretimindeki patlamanı yanı sıra, Eylül 2013’te yaşanan bir fabrika yangını, çip piyasasının ne kadar hassas olduğunu da gözler önüne serdi. Güney Kore firması SK Hynix’in Çin’in Wuxi kentindeki fabrikasında çıkan yangın, bir hafta içinde bellek yongası fiyatlarını yüzde 42 artırdı. Normal üretime geçmesi en az bir ay süren SK Hynix fabrikasında 4 Eylül 2013’te yaşanan yangın, üretimi en az bir ay aksatırken, 1.60 olan 2 Gigabit DDR3 RAM fiyatı, birkaç gün içinde 2.27 dolara çıktı.

Sony, Dell ve Apple gibi devleri etkileyen yangın, mobil cihaz ve PC piyasasındaki çip talebinin ne kadar yüksek olduğunu gözler önüne serdi. Gelecekte yine ‘yanmak istemeyen’ elektronik üreticileri, aynı zamanda kar potansiyelini görerek piyasaya yatırım yapmaları gerektiğini anladı.

Samsung rotasını değiştirdi

Mobil cihaz ve televizyon seti üreticisi olarak tanıdığımız Samsung, çip piyasasına yaptığı yatırımı artırması gerektiğini anlayan ilk firmalardan biri. Güney Kore devi, 2020’ye yaklaşırken ağırlığını vereceği sektörü de bilgisayar ve mobil cihaz çipleri olarak belirlemiş durumda.

Akıllı telefon piyasasında düşük bütçeli ürünler sunan markalar nedeniyle fazlasıyla kan kaybeden Samsung, 2017’den itibaren dikkatini mobil cihazların ‘beynini’ üretmeye odaklayak. Toplam işletme karının yüzde 60’ını çip üretiminden elde Samsung, 14.7 milyar dolar yatırımla Pyeongtaek kentinde kurulacak en son teknoloji çip fabrikasını 2017’de faaliyete sokacak.

DRAM üretiminde dünyada bir numara olan Samsung, Çin ile yaşanan rekabette Güney Kore’nin lokomotifi olacak. 2015’te mikroçip üretiminden 56.8 milyar dolar gelir hedefleyen Çin, 2020’de 32-28 nanometre (nm) çipler başta olmak üzere bir numaralı üretici olmak istiyor.

Doğu Asya ülkeleri 2015’te sert bir rekabete hazırlanırken, Batılı firmalar işgücü ve dönüşüm maliyeti nedeniyle Doğu’nun gerisinde kalıyor. AMD’nin zar zor ayakta kalmayı başardığı sektörde tökezleyen bir diğer dev olan IBM, Ekim ayında tüm çip operasyonlarını Abu Dabi merkezli Globalfoundries’e bıraktı. 10 yıl boyunca IBM için 22, 14 ve 10 nm çipler üretecek olan Globalfoundries, 1.5 milyar dolar alacağı anlaşma kapsamında IBM’in patentlerine erişim hakkı da kazanacak. IBM’in ABD’deki tesislerini devralacak olan şirket, 5000 bin işçinin yükünü sırtlama karşılığında oldukça değerli teknik bilgi ve üretim gücüne ulaşacak ve küresel rekabete Ortadoğu damgası vuracak.

 

En güvenilir sanayi

World Semiconductor Trade Statistics raporlarına göre, küresel yarıiletken sektörü 2014’te 4.1 büyürken, bu oran 2014’te ise yüzde 4 olacak. İstikrarlı büyümenin temelinde ise tüm ülkelerin piyasaya olan güveni yatıyor.

Global Semiconductor Survey’in 2013’te 193 üretici genelinde yaptığı ankete göre, 2014’te en önemli çip sektörü yüzde 56 ile ABD, yüzde 55 ile Çin olarak gösterildi. Donanım ve son kullanıcı ürünlerinin merkezleri, tedarikçilerin de ana müşterisi olarak beklentileri karşıladı. Hindistan ve Güney Kore, yüzde 31 ile tüketicilerin en gözde üçüncü ‘piyasaları’ olarak belirdi ve biri son kullanıcı, diğer sanayi devi ülkeler tahminleri yine doğruladı.

Yarıiletken üreticilerinin gelecek üç yıl içinde en çok büyüyeceğini tahmin ettiği sektörler, Türkiye’nin önündeki potansiyeli de özetliyor: Mobil teknolojiler (yüzde 66), alternatif ve yeşil enerji (yüzde 63), sanayi (yüzde 62), otomotiv (yüzde 60), tıbbi ürünler (yüzde 55), kablolu iletişim (yüzde 55).

Grafen’e dikkat

Elektronik cihazların hafızası ve karar mekanizması olarak işleyen sayısız nano modülden meydana gelen mikroişlemciler, silikondan yapılan incecik yarıiletken levhalar üzerine yerleştiriliyor ve cihazlara monte ediliyor. Kalınlığı giderek incelen ve kısaca çip (veya mikroçip) dediğimiz levha, silikondan yapılıyor.

Ancak Samsung ve Nokia’nın başını çektiği grafen araştırmaları, 2015’ten sonraki dönemde teknoloji dünyasının çehresini değiştirebilir. Samsung’un üzerinde çalıştığı grafen alan etkili transistör (GFET) başarılı olursa, mobil cihazlar, bilgisayarlar ve giyilevilir cihazlar gibi birçok üründe silikon ortadan kalkabilir. Dahası, IBM ‘100 GHz’ işlemci hızındaki grafen CPU geliştirilmesi üzerine çalışıyor.

Kısaca, 1970’li yıllardan günümüze sağlam temellere oturmuş olan çip sektörü, silikonun yerini grafenin almasıyla takla atacak. Savunma, uydu, haberleşme, ulaşım ve enerji sektörlerinin yanı sıra mobil cihazlar için nm ölçekte çip geliştirmeye başlayacak Türkiye, grafeni de yakında takip etmeli. Aksi takdirde, zaten geç kalınan bir diğer teknoloji alanında yeterli teknik bilgi elde edilemeden sil baştan yapmak zorunda kalabiliriz.

Not: Bu makalenin orijinali Turkcell Blog’da yayımlanmıştır.