VII – Roswell olayının perde arkası: Zeta Reticuli yıldız sistemi – 1

0
7380
ebe 1 area51 02
ebe 1 area51 02

7 Mayıs 1989 tarihinde Güney Afrika’da, Botswana ile Güney Afrika sınırında bir UFO kazası gerçekleşti. İddialara göre bir UFO Güney Afrika hava kuvvetlerine ait olan jetlerle düşürülmüştü.

1993 senesinde İngiliz dergisi “Quest International” kaza hakkında bilgi veren özel bir sayı hazırladı (derginin Leeds merkezli bir UFO topluluğu olduğu söyleniyor). Dergiye göre Güney Afrika ve Amerikan hava gücü kuvvetleri “Operation Silver Diamond” adı verilen bir operasyonla kaza yapan UFO’nun enkazını kaldırdı.

Güney Afrika deniz gücünde görev almış emekli bir albay yaptığı açıklamada Amerika’nın Güney Afrika ile UFO’lar karşılığında teknoloji takası yaptığını öne sürdü. Dergi, UFO’lardan birinin götürüldüğü Ohio’daki Wright-Petterson üssünden bölgede görülen şeyin bir ateş topu ya da uydu olduğu yönünde açıklama yapılmasının emredildiğini öne sürdü. Dergi ayrıca bölgeyi bağımsız olarak araştırmaya giden iki Avrupalı ufolojistten bahsetti. Bu iki isimden ilki Amerikalı fizikçi ve ufolojist Dr. J.J Hurtak, diğeri ise Alman ufolog J. Von Buttlara’ydı. Her ikisi de hazırladıkları raporda Kalahari çölünde bir UFO kazası yaşandığını ve ordunun müdahele ettiğini doğruluyordu. Dergide ayrıca bir Fransız araştırmacının bölgede bağımsız olarak çalışmak istediği, ancak öldürüldüğü öne sürüldü. Dahası, Fransız araştırmacının ölmeden önce bölgede sıradışı materyal ve nesneler gördüğü öne sürüldü. Bazı kaynaklarda istihbarat şefi olduğu belirtilen kişinin kimliği belli değil.

1993 senesinde Cape Town yerel dergilerinden biri olan Argus’un belirttiğine göre UFO kazası eşi benzeri görülmeyen bir yalanlama kampansına maruz kalmıştı. Aynı şeyi dönemin Botswana çevre bakanı Dithoko Seiso’da doğruladı ve araştırma yapmak isteyen hiç kimseye izin verilmediğini belirtti.

operation silver diamond ufo ile ilgili görsel sonucu
İngiltere ve ABD’de farklı tarihlerde çekilen fotoğraflar. [CIA]

Olayın özeti ise şuydu. UFO meraklısı James Van Greunen adlı biri Güney Afrika ordusunda görevli arkadaşının sızdırdığı belgeleri ufolojist Tony Dodd’a ulaştırmıştı. Greunen, belgelere ek olarak hazırladığı raporda bazı gerçekçi olmayan ifadelerin bulunduğunu ama enkaz bölgesine bir cismin düştüğünden emin olduklarını belirtmişti.

Senelerce olayın üstünü örtmek için yapılan çalışmalar devam etti. Öyle ki, Argus dergisinin olay hakkında haber hazırlamakta kullandığı dosyalar kitaplıklarından çalındı. Birçok araştırmacı Kalahari çölünde bulunan ve “Kamp 13” olarak bilinen Güney Afrika ordusuna ait bir tesisten şüpheleniyordu. Burada teknolojik araştırmaların yapıldığı ve UFO’ları düşürebilmek için lazer teknolojisi geliştirildiği söyleniyordu. Bu tür spekülasyonlar Zimbabwe’nin ünlü UFO araştırmacısı Cynthia Hind tarafından bir nevi doğrulandı. Çünkü kendisi Güney Afrika’da UFO’ların eskiden beri görüldüğünü ve yaşanan kazanın ardından yapılan tüm yalanlamaların saçmalık olduğunu öne sürmüştü.

“Temizlenmediğiniz sürece konuşmazdı”

UFO enkazlarından elde edilen uzaylılara ait eşya ve materyaller nerede tutuluyordu?

Senelerce araştırmacıların kafasını karıştıran bu soruya en önde gelen cevap tek bir yeri gösteriyordu: New Mexico’daki Los Alamos tesisi. Çok önemli bir Ar-Ge tesisi olan Los Alamos birçok önemli bölüm içermekteydi. Bunlardan bir tanesi yaklaşık 60 yapıdan oluşan “Tech Area 53” olarak adlandırılıyordu. Los Alamos’ta ayrıca bir tesis daha vardı ki, burası ise EBE’lerin, yani “uzaylı biyolojik varlıkların” tutuldukları yerdi. Bu tesis “Complex 111” ya da kısaca C–111 adını taşıyordu ve ilk EBE’in gözaltında tutulduğu yerdi.

C-111’in 1950’lerde Los Alamos’ta ilk inşaa edilen yeraltı tesisi olduğu biliniyordu ve dünyanın o güne dek gördüğü en büyük askeri üssü olma özelliğine sahipti. İkinci Dünya Savaşından sonra nükleer çalışmalara ev sahipliği yapan üs 5 megatonluk nükleer patlamalara dayanabiliyordu. Yaklaşık 10 futbol sahası büyüklüğüne sahip olduğu söylenen üste birçok araştırma laboratuvarı ve çeşitli odalar bulunuyordu. Üs yerin 45 metre altındaydı.

C–111 tesisi, 18 Haziran 1952 tarihinde öldüğü rapor edilen tarihteki ilk EBE’in, yani EBE–1 adındaki uzaylının tutulduğu yerdi. EBE–1, Roswell kazasında ele geçirilmişti. Ünlü uzaylı videosunda görülen EBE-? ise Kalahari çölünde düşürülen UFO’lardan kaçırılmıştı. EBE–1 ile 1949 senesinden öldüğü 1952 senesine kadar yaşamış olduğu söylenen bir emekli albayın, emekli olduktan sonra kızı ile Phoenix’te yaşadığı biliniyor. Bu kişinin sekiz sene önce (Türkçe’ye çevrilen bu belge 1996 tarihlidir) EBE–1 hakkında şu sözleri söylediği bilinmektedir:

Hayatımda bunun hakkında düşünmediğim bir gün bile yok. Ancak o sizinle ‘temizlenmediğiniz’ sürece konuşmazdı.

EBE-1’den esin alınarak hazırlanan sahte bir görsel. [YouTube]

Burada temizlenmek ile belirtilmek istenen büyük olasılıkla tamamen hijyenik olmak ya da uzaylının fiziksel varlığına tehdit oluşturabilecek bir şey bulundurmamaktı. EBE–1 bilindiği kadarıyla terminal kanser ile boğuşuyordu ve ölümüne bu sebep oldu. Hükümet için çalışan birinin anlattıklarına göre EBE–1 ile çekilmiş 16 mm’lik bir film bulunmaktaydı. Bu film daha sonradan video kasete aktarılmıştı. Bu videonun bir kısmını gören hükümet çalışanının anlattıklarına göre EBE–1 bir kutunun üzerinde durmaktaydı. Onunla üç sene yaşamış olan emekli albay ona sırtını dönmesini söylediğinde ise EBE–1 bunu hemen yerine getiriyordu. Videonun çok ilginç olduğunu belirten hükümet çalışanı ayrıca EBE-1’ın uzmanlık alanının “teknisyenlik” olduğunu belirtti.

EBE-1’in tutulduğu tesisin yer üstünde kalan kısmında çalışan ve yaklaşık 40 sene bu işlerle meşgul olmaktan kafayı sıyıran bilim insanları da çok ilginç bilgiler verdiler. Bu kişiler arasında yer alan ve astrofizik ile bio-astrofizik uzmanı olan adı saklı kişinin belirttiğine göre kendisi 1953’te, 20’li yaşlarının sonlarında bir projenin başına getirilmiş. O günden beri vaktinin %70’ini sürekli araştırmalara harcamış. Sonuç olarak yürütülen projeler hakkında oldukça bilgili olan bu adamın dediğine göre aralarından birkaç bilim insanı EBE-1’in geldiği yer olarak anlattığı Zeta Reticuli sistemine gitmiş.