Antik DNA Afrika’da yaşanan ‘dramatik kültürel değişime’ ışık tutuyor

0
6317
africa pixabay
africa pixabay

Afrika’nın geniş alanlarında yapılan arkeolojik kazılarda kıtada yaşamış en eski insanların DNA’ları hakkında şaşırtıcı bilgiler ortaya çıkmıştır. Erken Afrikalıların nasıl yaşadığı, nasıl seyahat ettiği, neler tükettiği ve hayatlarıyla alakalı ilginç bilgileri bize sunan bu çalışma Sahra’nın güneyinde yaşayan insanlar hakkında büyüleyici bir hikâye anlatmaktadır. Nature’da yayımlanan makalede 18.000 ile 5.000 yıl önce Malavi, Tanzanya ve Zambiya’da yaşamış altı kişiden alınan antik DNA’dan elde edilen bulguları rapor ediyor. Makalede ayrıca kıtadaki ikamet yerlerine göre gömülmüş 28 kişiden yayımlanmış verileri yeniden analiz ediyor ve iyileştiriyor.

Antik DNA Nedir?

İleri derecede zarar görmüş ve özel koşullarda muhafaza edilmemiş biyolojik örneklerde elde edilen DNA’larla gerçekleştirilen moleküler genetik çalışmaları “antik DNA çalışmaları” olarak isimlendirilmektedir. Antik DNA verileri, antropoloji, evrimsel biyoloji, çevre ve arkeoloji bilimlerinden bir dizi soruyu ele almaya yardımcı olur. Moleküler biyoloji alanında ortaya konulan gelişmeler paralelinde pek çok bilimsel soruna ışık tutacak olan antik DNA çalışmaları, uygulamada, standart moleküler genetik çalışmalarına kıyasla farklı hassasiyetler gerektirmektedir. Yapılan çalışmalarda popülasyon araştırmalarından, kazının gerçekleştiği döneme dair yaşam tarzının belirlenmesine, bitki türlerinin genetik alt yapılarında gerçekleşen değişimlerin gün yüzüne çıkarılmasına ve nesli tükenen canlıların tespit edilmesine kadar pek çok önemli süreç aydınlatılmaktadır.

Arkeoloji- Genetik İş Birliği

Makaledeki verileri üreten Howard Hughes Tıp Enstitüsündeki araştırmacılar, elde edilen veriler sonucunda Sahra altı Afrika’dan bildirilen antik DNA verilerinin değerinin iki katından fazla arttığını söyledi. “Çalışma, arkeologlar ve genetikçilerin eşit bir iş birliği örneği göstermesi yönüyle ayrıca heyecan verici.”

Her ne kadar son birkaç bin yılda meydana gelen nüfus hareketlilikleri ve bunun sonucunda oluşan karışmalar nedeniyle günümüz insanlarından farklı olarak geçmişte yaşamış insanların genetik özelliklerini yeniden oluşturmak zor olsa da araştırmacılar dikkat çekici detaylar elde etti.

Bu veriler sayesinde araştırmacılar bizim birkaç bin yıl öncesiyle sınırlı tutabildiğimiz demografik değişimlerin tarihini yaklaşık 80.000 ile 20.000 yıl öncesine kadar götürerek özetlediler. Yaklaşık 50.000 yıl öncesine kadar, kıtanın farklı bölgelerinden insanlar başka bölgelere taşınıp yerleştiler ve ticaret yapmak, bilgi paylaşmak ve hatta üreyebilmek için daha uzak mesafelerde ittifaklar kurup ağlar geliştirdiler. Araştırmacılar, kurulan bu sosyal ağ sayesinde en uzak mesafedeki insanların ve insan topluluklarının birbirlerini koruyabildiğini böylece hayatta kalabildiğini yazmıştır.

Alberta Üniversitesinde yapılan başka bir araştırmaya göre boncuk ve diğer sembolik ögelerin yaygınlaşmasıyla Afrika’da “dramatik bir kültürel değişimin” gerçekleştiğini yazdılar.

Genetik çeşitlilik araştırmaları devam edecek

Antropoloji doçenti Mary Prendergast, bu zaman zarfında uzun mesafeli ticaret ağlarının gelişmesinin ve genişlemesinin insanların son Buz Devri’ni atlatmasına yardımcı olduğuna dair argümanlar olduğunu söyledi. “İnsanlar yeni şekillerde ve sembollerde birbirlerine güvenmeye başladılar” dedi. Oluşturulan bu şekillerin tek başına hipotezleri kanıtlama yetkinliği olmasa da demografik değişimler ve kültürel yakınlaşmanın gelişimini imlemektedir.

Yale Üniversitesi Antropoloji bölümünde yapılan araştırmaya göre ise Afrika’daki insanlar ilk zamanlarda geniş coğrafi bölgelere yayıldılar ve kültürel havuzlardan üreme ortakları buldular. Sonraları ise daha yakın yaşayan, kültürel olarak daha benzer olan ortakların birbirine yakınlaştığını ve birbirlerine öncelik verdiğini göstermektedir.

Malawi Müzeler ve Anıtlar Departmanında araştırma direktörü ve çalışmanın yazarı olan Potiphar Kaliba, çalışmada yer alan bazı kemik örneklerinin yaklaşık elli yıl önce kazıldığını, ancak sıcak ve nemli iklimlere rağmen DNA’larının korunduğunu kaydetti. Ayrıca yapılan bu çalışmalar, Afrika’da insan çeşitliliğine yönelik verimli araştırmalar yapılabileceğini göstermektedir. Afrika kıtasındaki genetik çeşitlilik üzerine yapılacak araştırmalar bize insan tarihiyle alakalı öğrenecek daha çok bilginin olduğunu gösterecektir.

Kaynakça:                                                                                                                     

Lipson, M., Sawchuk, E.A., Thompson, J.C. et al. Ancient DNA and deep population structure in sub-Saharan African foragersNature, 2022 DOI: 10.1038/s41586-022-04430-9