Dünya bir zamanlar dev bir kartopuydu

0
3551
nasa kepler62e
nasa kepler62e

Yeni bir araştırma, Dünya’nın bir zamanlar kartopu halinde olduğu teorisini savunan bilgiler sundu. Kalın buz tabakasının altında akan okyanuslar, yaşamın oluşmasını sağlayan besinleri dört bir yana taşıdı.

Jeologlar, dinozorlardan milyonlarca yıl önce Dünya’nın kutup ayıları ve mamutlar için bir cennet olduğunu ortaya koyan bilgilere ulaştı. Uzun yıllardır var olan ‘Kartopu Dünya’ ‘teorisine göre, 541 milyon yıl 750 milyon yıl öncesini temsil eden Neoproterozoic Dönem’de Dünya iki kez ‘kartopu’ halini aldı.

Söz konusu olay, kalınlığı ortalama bir kilometreye ulaşan buz tabakasının her iki yarım kürede Ekvator’a kadar ulaşmasıyla yaşandı. Dünya’yı kaplayan buz örtü üzerinde yanardağların ve diğer sıcak noktaların oluşturduğu açıklıklar da vardı.

Nature dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, iki kartopu dönemindeki antik hayatın buzulların altından akan nehirler sayesinde ortaya çıktığı düşünülüyor. İlk araştırmalar, buzların rüzgarı bloke etmesi nedeniyle yavaş akan okyanusların ileri yaşam formlarını ortaya çıkaramayacağını savunurken, yeni veriler Dünya’nın derinliklerindeki jeotermal ısının okyanuslardaki besin maddelerini karıştırdığını öne sürüyor.

Derinlerden gelen ısı etkisi

Kartopu Dünya’daki okyanusların nasıl aktığını anlamak için, bilim insanları yüksek çözünürlüklü 3D modeller geliştirdi. Simülasyonda, Neoproterozoic dönemde olması beklenen düşük jeotermal ısı ve 1 kilometre kalınlığında buzul tabaka öngörüldü. Sonuçlar, beklentilerin aksine okyanusların neredeyse hareketsiz değil, tersine oldukça dinamik olduklarını gösterdi.[quote_box_right]Dünya’nın derinliklerinden yükselen ısı rüzgardan mahrum kalan okyanusları harekete geçirdi.[/quote_box_right]

Araştırmada yer alan Harvard Üniversitesi’nden Daniel Schrag, ‘buzulların rüzgardan mahrum bıraktığı okyanusların hareketsiz göllerden farksız olacağını sanıyorduk’ ifadesini kullandı. Ancak, ilk başta hesaba katılmayan jeotermal ısı okyanusların ısınmasını ve kaynamaya yakın suda görülene benzer hareketlilik oluşmasını sağladı.

Okyanusun tabanındaki suyun yükselmesini ve tuz oranının suyun her yerine yayılmasını sağlayan hareketlilik, besin değerinin de sanılandan çok daha yüksek olduğuna işaret etti.

Modern günümüzde okyanusların üst katmanı sıcak, alt katmanı ise yoğun ve soğuk. Normalde birbiriyle karışmaya yanaşmayan katmanlar, rüzgar ve dalgaların etkisiyle karışıyor.

‘Dünya farklı bir gezegendi’

Kartopu Dünya’sında ise suyun neredeyse tamamı aynı yoğunluğa sahipti ve ortaya iyi bir karışım çıkıyordu. Güçlü akımlar Ekvator bölgesini sararken, yukarı akıntılar kıyılara vuruyor ve düzensiz akıntılar güçlü girdaplar doğuruyordu. Sonuç olarak, kartopu Dünya’sında Jüpiter’dekini anımsatan güçlü jet akımları meydana geliyordu. Güçlü okyanus akıntıları, kıyı bölgelerindeki buzul erimesini ilk tahminlerin 10 katı daha şiddetli kılıyordu.

OurAmazingPlanet sitesine bilgi veren Schrag, “Günümüzdeki Dünya ile karşılaştırdığımızda, buzlarla kaplı Dünya çok farklı bir yerdi. Buzla milyonlarca yıl kaplı olması, okyanus akıntıları gibi temel olayların bile günümüzden çok farklı yaşanmasını sağlıyordu” dedi.

Schrag, kartopu Dünya’nın anlaşılmasını sağlayacak modelin geliştirilmesi için antik kayaların analiz edilmesi gerektiğini belirtti. Yaşam için son derece zor şartlar sunan buzul Dünya, besin maddelerinin yanı sıra oksijen ve karbonun nasıl karıştığı konusunda da kesin bilgi sunmuş değil.

Kepler bir kartopu keşfetmişti

‘Gezegen Avcısı’ Kepler uzay teleskobunun keşfettiği bine yakın dış gezegen arasında, Dünya’nın kartopu versiyonunu andıran bir süper-Dünya da var. Süper-Dünya, kütle ve çap olarak Dünya’nın en az 1,5 kat büyüğü gezegenleri temsil ediyor.

Güneş Sistemi’nden 1,200 ışık yılı mesafede, Çalgı (Lyra) Takımyıldızı’nda yer alan Kepler-62e, Dünya’dan yüzde 60 daha büyük.

Yıldızı etrafındaki bir turu 122 günde tamamlasa da soğuk bir gezegen olan Kepler-62e, buzullarla kaplı bir su dünyası. Buz tabakası altında sıcak okyanusları bulunduğu düşünülen Kepler-62e, belki de asla ulaşamayacağımız ama uzaktan bakacağımız bir kozmik simülasyon görevi görüyor.