Japonya’ya atılmak için hazırlanan ‘Şeytan Çekirdeği’ ABD’li bilim insanlarını nasıl öldürdü?

0
11810
seytancekirdek atom bomba dijitalx
seytancekirdek atom bomba dijitalx

İkinci Dünya Savaşı’nda Japonya’ya atılmak için hazırlanan ve ‘Şeytan Çekirdeği’ olarak adlandırılan yıkıcı güce sahip nükleer bomba, savaş sonrasında ABD’li bilim insanlarının laneti oldu.

Savaş sanayisi üretilen silahları denemek için uçsuz bucaksız arazilere sahiptir. Ancak altın kural, silahların ne kadar etkin olduğunu en iyi şekilde anlamak için gerçek bir savaşta kullanılmalarını gerektirir. İnsanlık İkinci Dünya Savaşı’nın bitiş tarihi ile açıkçası çok şanslıydı. Çünkü Manhattan Projesi kapsamında hazırlanan ve Japonya’ya atılmak için bekleyen Şeytan Çekirdeği, tarihte çok büyük bir yara açabilirdi. Savaş üçüncü bir nükleer patlamaya tanık olmadan kapansa da, nükleer gücün laneti ABD’li bilim insanlarının yakasını bırakmadı…

13 Ağustos 1945 tarihinde, insanlığın tanık olduğu en büyük silah tarafından iki kez vurulmuş olan Japonya daha ne olduğunu anlamaya çalışmaya çalışırken ‘şeytan çekirdeği’ üçüncü talihsiz bir hedefe yollanmak üzere hazırlanıyordu.

Bir hafta öncesinde “Little Boy” (Küçük Çocuk) Hiroşima üzerinde infilak etmiş, üç gün sonra da “Fat Man” (Şişman Adam) Nagazaki üzerine bırakıldı. Savaşta kullanılan ilk iki nükleer bomba en az 200,000 insanın ölümüne neden oldu. Eğer savaşın seyrini bir anda değiştirmeselerdi, bugün varlığı arşivlerde kaybolmuş üçüncü bir bomba daha tarih kitaplarında yazıyor olacaktı.

Nagazaki’de yaşanan ikinci patlamanın ardından korkunç bir yıkım yaşayan Japonya 15 Ağustos 1945 tarihinde teslim oldu. Silahların bırakıldığı, radyo üzerinden İmparator Hirohito’nun müttefiklerin şartlarını kabul eden bildirisi ile ilan edildi.

İlginç not, Japon halkının ilk kez radyodan imparatorlarının sesini duymasıydı. Öte yandan ABD’nin New Mexico eyaletindeki Los Alamos Laboratuvarı’nda “Y Projesi” üzerinde çalışan bilim insanları için imparatorun sesi çok daha büyük önem taşıyordu. Teslim açıklaması demek oluyordu ki, bilim insanlarının üzerinde çalıştığı 6.2 kg ağırlığındaki refine edilmiş plütonyum ve galyum içeren küre savaşta kullanılmayacaktı.

Eğer Japonya beş seneden uzun bir süredir devam eden savaşın sonunu ilan etmeseydi, plütonyum çekirdeği Fat Man için hazırlanan yeni bir düzeneğin içine yerleştirilecek ve Nagazike’den dört gün sonra başına ne geleceğinden habersiz başka bir Japon kentinin üzerine bırakılacaktı.

“Rufus” kod adı konulan nükleer atık, savaşın sonrasında yeni deneylerde kullanılacak ve ilerleyen zamanlarda “şeytan çekirdeği” olarak anılacaktı.

001 demon core nuclear bomb plutonium 7
Slotin’in yaşadığı kazanın canlandırması. [Los Alamos Laboratuvarı]

Ejderin kuyruğunu taşımak

Şeytan çekirdeğinin karıştığı ilk kaza Japonya’nın teslim olmasından sadece bir hafta sonra, şeytan çekirdeğinin kullanılmayacağının açıklanmasından da iki gün sonra yaşandı. Üçüncü nükleer bomba hiçbir zaman kullanılmayacaktı ancak bu öldürmek için yeni fırsatlar bulmayacağı anlamına gelmiyordu.

Los Alamos bilim insanları plütonyum çekirdeği üzerinde yapılan deneylerde bombanın süper kritik hale geleceği limiti çok iyi biliyordu. Bu nokta aşılırsa engellenmesi mümkün olmayan bir nükleer zincir reaksiyonu yaşanacak ve öldürücü radyasyon saçacaktı.

ABD’nin ilk başarılı nükleer bombaları test ettiği Manhattan Projesi’nin parçası olan Los Alamos bilim insanları, savaş sonrası deneylerde öldürücü reaksiyon devreye girmeden şeytan çekirdeğinin üst limitini anlamak istiyordu. Yüksek risk taşıyan deneylerini “ejderin kuyruğunu kaşımak” olarak adlandırmışlardı. Eğer çok ileri giderlerse öfkeli canavarı uyandıracaklarını ve yanacaklarını biliyorlardı.

Bilim insanı Harry Daghlian’ın başına gelen de aynen bu oldu.

21 Ağustos 1945 gecesi, Daghlian akşam yemeğinin ardından laboratuvara döndü ve ejderin kuyruğunu tek başına kaşımaya kalktı. Bulunduğu ortamda sadece bir güvenlik görevlisi varken yaptığı deney ile güvenlik protokollerini ihlal etmişti.

Daghlian plütonyum küreyi çekirdeğin saçtığı nötronları yansıtan tungsten karbitten yapılma tuğlalar ile örmeye başladı. Koyduğu her tuğla ile şeytan çekirdeğini kritik seviyeye yaklaştırıyordu. Daghlian, nötron tarayıcısı donanım süper kritik seviyeye ulaşmasına ramak kaldığını bildiren ana kadar çekirdeğin etrafını örmeye devam etti. Tuğlalardan birini geri çekmek isterken yanlışlıkla tuğlayı çekirdeğin tam tepesine düşürdü ve ejderi uyandırdı. Ortalığa mavi ışık halinde sıcak dalga yayıldı.

Daghlian hızla tuğlayı yerine yerleştirmek için hamle yaptı ancak bunu yaparken kolunda karıncalanma hissetti. İş işten geçmişti.

Mavi ışık dalgasının yayıldığı esnada öldürücü seviyede radyasyon almıştı. Tuğlayı tuttuğu elinin derisi soyuldu ve bir hafta sonra baş dönmesi ve acı içinde komaya girdi. Kazadan sadece 25 gün sonra ölmüştü. Ölümcül dozda radyasyona maruz kalmaktan kurtulan güvenlik görevlisi ise hayatta kaldı.

Ancak şeytan çekirdeği öldürmeye devam edecekti. Her ne kadar Daghlian’ın kazasının ardından yeni güvenlik önlemleri belirlense de, benzer bir olay bir yıl sonra tekrar yaşanacaktı.

21 Mayıs 1946’da Daghlian’ın meslektaşlarından Louis Slotin benzer bir deney yapıyordu. Slotin tıpkı tungsten karbit tuğlalar gibi nötronları geri yansıran bir berilyum kubbeyi çekirdeğin tepesine doğru indiriyordu. Slotin çekirdeğin tepesini kapatacak şekilde tasarlanan kubbeyi bir tornavida aracılığıyla az bir açıklık bırakacak şekilde yerleştirdi. Böylece bir miktar nötron saçılacak ve süper kritik seviyeye çıkılması engellenecekti. Yöntem, ancak işe yaramadığını ana kadar işe yaradı.

Tornavida yerinden kaydı ve kubbe düştü. Bir anda tamamen açığa çıkan şeytan çekirdeği kaza esnasında berilyum kubbeden yansıyan çok fazla nötrona maruz kaldı. Deney esnasında odada bulunan bilim insanlarından Raemer Schreiber düşen muhafazanın sesine başını çevirdiğinde şeytan çekirdeğinden yayılan mavi ışığı gördü ve artan ısıyı hissetti. Deneyden sonra yazdığı raporda, “Mavi ışık hem pencerelerden giren ışıklar hem de tepedeki lambalar ile yeterince aydınlık olmasına rağmen gözle görülür derecedeydi” ifadesini kullandı.

Rapora göre, beliren mavi ışık saniyenin birkaç onda birinden daha uzun süre belirmedi ve Slotin hızla düşen muhafazayı yerine oturttu. Slotin öldürücü hatasını hızla telafi etmişti ancak ikinci kez işten işten geçmişti.

001 demon core nuclear bomb plutonium 6

Slotin’in yaşadığı kazanın canlandırması. [Los Alamos Laboratuvarı]

Slotin ve biri fotoğrafçı ve diğeri de güvenlik görevlisi olan diğer yedi kişi radyasyona maruz kalmıştı. Yine de öldürücü doza maruz kalan sadece Slotin’di ve söz konusu miktar Daghlian’ı öldürenden fazlaydı.

Hastaneye baş dönmesi ve kusma ile kaldırılan Slotin, takip eden birkaç gün içinde iyileşme belirtileri gösterse de sonrasında hızla kilo kaybetmeye, karın bölgesinde ağrı çekmeye ve zihinsel durağanlık yaşamaya başladı.

Kazanın ardından Los Alamos tarafından yayınlanan basın bildirisi, hastalığını “üç boyutlu güneş yanığı” olarak tanımladı. Tornavidanın yerinden kaymasından dokuz gün sonra, Slotin hayatını kaybetti.

001 demon core nuclear bomb plutonium 6
1946’da yaşanan kazaya ait çizim. [Los Alamos Laboratuvarı]

Lanetli silahın işaretleri

Sadece bir yıl içinde iki bilim insanının öldüğü kazaların ardından Los Alamos güvenlik önlemlerini en üst seviyeye çıkardı. Yapılacak deneyler, donanımları yüzlerce metre öteden hareket ettirmeyi sağlayacak sistemler ile yapılacaktı.

Ölümlere kadar “Rufus” adıyla anılan plütonyum çekirdeğinin ise yeni adı herkes tarafından duyulmuştu: Şeytan çekirdeği.

Şeytan çekirdeği sebep olduğu ölümler ile ironik bir kararın alınmasını sağladı. Bikini mercan adalarında “Operation Crossroads” kapsamında nükleer test için kullanılacak olan plütonyum çekirdeğinin imha edilmesine karar verildi. Çekirdek eritildi ve sonradan kullanılmak amacıyla ABD’nin nükleer cephaneliğine yerleştirildi. Dünya, ikinci kez şeytan çekirdeğinin öfkesinden kurtulmuştu.

001 demon core nuclear bomb plutonium 6
Operation Crossroads. (ABD Savunma Bakanlığı)

Şeytan çekirdeği nükleer cephaneliğin bilinmeyen bir köşesine belki ebediyen kullanılmayacak bir şekilde kaldırıldı. Ardından bıraktığı hikayenin en ilgi çekici detaylarından biri, öldürdüğü bilim insanlarının yaşadığı kazalarda yatıyor. Hem Daghlian hem de Slotin ayın 21’inde ve Perşembe günü kazaya maruz kaldı. Her ikisi de aynı hastanenin, aynı odasında hayata gözlerini yumdu.

001 demon core nuclear bomb plutonium 6
Louis Slotin (solda) ilk nükleer bombanın hazırlığı esnasında. [Los Alamos Laboratuvarı]

Bu detaylar tabii ki tesadüf olsa da, insanlığın akılda tutması gereken çok önemli bir ders veriyor. İki bilim insanı 20’nci yüzyılda yapılan nükleer deneylerde riskleri çok iyi bilmelerine rağmen kazaların kurbanı oldu. Schreiber’e göre tornavidanın yerinden kaymasının ardından Slotin’in söylediği ilk sözler son derece basit ve uysaldı.

“İyi… bu işi görür.”

Daghlian’ı bir yıl önceki kazanın ardından hastane odasında teskin etmeye çalışırken, başına ne geleceğini çok iyi biliyordu.

Ek okuma önerileri:

Nazilerin uranyum küpleri: Hitler nükleer güç elde etmek üzereydi

Gizliliği kaldırılan nükleer deneme videoları YouTube’a yüklendi

Nükleer bombadan kurtulmak için yapmanız gerekenler

Kısıtlı bir nükleer savaş bile dünyayı kıyamete sürüklemeye yeter