Hollanda tarafından köle edilen ailenin torunundan sömürgeciliğe ait gerçek bir hikaye

0
6347
300 1
300 1

Binde bir olabilecek bir anımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Paylaşmak istediğim tecrübe, Brüksel’de «Sömürgecilikten AB gücüne» isimli kendi düzenlediğim turda yaşandı. (Merak edenler Airbnb Brüksel Deneyimleri sayfasından bu uluslararası turu takip edebilir).

Geçenlerde Hollanda’dan Pascal isimli bir ziyaretçi turuma katıldı. Kendisiyle 3 saat Belçika’nın sömürgecilik geçmişinden bugünkü Avrupa Birliği gücüne nasıl eriştiği hakkında konuştuk. Ardından Pascal, Hollanda’nın Endonezya’da yaptıklarına kısaca değindi. Ancak vakit daha fazlasına yetmedi ve tur bitti.

Birkaç gün sonra bana geri dönerek bazı bağlantılar paylaştı. Anlattıkları beni resmen şok etmişti. Duyduklarımı paylaşmaya karar vererek, size Pascal’in Hollanda sömürgeciliğine değinen gerçek hikayesini anlatmak istiyorum.

Geçmişin Sırları ve Hollanda’nın Karanlık Yüzü

Hollanda Doğu Hindistan Şirketi (Hollandaca: Vereenigde Oostindische Compagnie; VOC) meğer geçmişin ilk sömürgeci mega firmalarından ilkini temsil ediyormuş (1602). Şahsen, İngiliz Doğu Hindistan şirketinin ilk sömürgeci organizasyon olduğunu sanıyordum (1657). Yani, Belçika’ya kıyasla Hollanda sömürgeciliğe tam üç yüzyıl önce başlamış!

Bugünkü Avrupa’yı anlamak için Türkiye’de daha fazla Avrupa sömürgecilik tarihi okutmalıyız.

Kurulduğu Mughal ve Bengal Hindistan’ında sanayileşme devrinin ilk öncusu olan VOC şirketi, 50% tekstil ve 80% ipek ihraç etmeye başlayarak zenginleşmiş. Pascal’ın Endonezyalı ataları olan 5 nesil öncesi büyükbabası, VOC şirketinde köle olarak çalıştırılmış. Onların çocukları bugünün Jakarta şehrine bağlı Depok bölgesinde zengin bir tüccara satılmışlar. Peki Depok neden önemli?

Köle büyükbabası ilk kez Toprak Sahibi Olabilmiş

Cornelis Chastelein (1657 – 1714) Amsterdam’da soylu bir tüccar aileden doğan sekiz kardeşin en küçüğü. Babası Anthony Chastelein, VOC şirketi üyesiymiş ve bu üyelik otomatik olarak oğluna geçmiş. 1691-1714 tarihleri arasında Cornelis, Batavya, Sirings, Depok gibi Güney Jakarta’dan birçok ev ve arazi almış. Bu evlere bakılabilmesi için de 12 köle ailesi satın almış: Bali, Ambonez, Buginez ve Sunadalı gibi bu ailelerden biri de bizim Pascal’ın ataları olan büyükannesi ve büyükbabası.

Çoğu köle aile Protestanlığa geçmeyi kabul etmişler. Böylece kökeni İncil’den gelen Isakh, Jacob, Jonathan, Joseph, Samuel gibi soyadlarını kazanmışlar. Orijinal soyadlarında kalmayı seçen diğer köle aileler ise Bacas, Laurens, Leander, Loen, Sadokh, Soedira ve Tholense aileleri olmuş.  

Bilin bakalım Pascal arkadaşın soyadı ne? Laurens !

Pascal, Cornelis Chastelein’in diğer köle efendilerine nazaran daha cömert olduğunu belirtti. Kendi soyundan geldiği büyükbabasına ölmeden önce Cornelis’in Depok’ta bir arazi sattığını anlattı. Böylece o devirde ilk arazi satın alabilen kişi büyükbabası olmuş.

Endonezya’nın Yakın Geçmişi

1942 yılına kadar Endonezya  “Dutch East Indies” adıyla tanınan Hollandalılar tarafından ağır bir şekilde sömürüldü. Ancak Nazi işgaline uğrayan Hollanda 1945 yılına kadar sömürgesini Japonya’ya bırakmak zorunda kaldı. O donemde Hollanda’dan kurtulmaya çalışan bazı Endonezyalıların Japonya’ya yardım ettikleri bilinmektedir.

Pascal’in öz büyükbabası ve büyükannesi toplama kampına gönderildi

Japonların II. Dünya Savaşı’nda kurdukları toplama kamplarında ağır işkenceye uğrayıp hayatını kaybeden Endonezyalılar, Japonların Hollanda’dan farkı olmadığını görmüşler. Pascal, öz büyükbabası ve büyükannesinin kamptan İngiliz ordusu sayesinde kurtarılıp ailesinin Hollanda’ya göç etmesine yardım ettiğini anlattı.

Bağımsızlık

Endonezyalılar II. Dünya Savaşı’nı bahane ederek 1945 yılında Hollanda’ya bağımsızlık ilan etmişler. Bu olaya Hollandalılar “Bersiap” yani “hazır-ol” adını vermiş. Hollanda Endonezya’nın bağımsızlığı gecikmeli olarak ancak 1949 yılında tanıdı. Pascal’in öz ailesi Hollanda’ya yerleşerek bugün ikinci kuşak Pascal’i doğurmuş.

Hayat hikayelerini bilmediğimiz bir sürü Pascal’ler bugün Avrupa yaşıyor. Aslında her birisi kendilerine mikrofon uzatılmasını hak ediyor. AB`nin bugün güçlü olan devletleri bu konumlarını sömürdükleri diğer devletlere borçlular.

Pascal`a benimle paylaştığı bilgiler için tekrar teşekkür ederim. Ne kadar şanslı bir tarihten geldiğimizi fark etmeliyiz. Ülkemizin sömürge olmaması için canını veren atalarımıza bir kere daha minnet duygularımı sunuyorum.