Titan’ın atmosferinde ‘hücre oluşumu’ sağlayacak kimyasallar tespit edildi

0
4230
otozom 03
otozom 03

Güneş Sistemi’nin yaşama dair gizemli sinyaller saklayan uydularından bir tanesi Titan. Yüzeyi sıvı hidrokarbonlar ile kaplı olan, yüzde 95’i nitrojen geri kalanı da metan olan kalın bir atmosfere sahip. Yerçekiminin Dünya’nın yüzde 14’ünü temsil ettiği uydu, her ne kadar yüzey sıcaklığı -179 derece civarında olsa da biyolojik yaşama imkan verebilecek şartlar sunuyor.

Scientific Reports dergisinde yayımlanan yeni bir araştırma, Titan’ın gerçekten yaşama sahip olabileceğine dair bilgiler sundu. Şili’nin Atacama Çölü’nde yer alan Atacama Large Millimeter/sub millimeter Array (ALMA) gözlemevi tarafından toplanan veriler, Titan atmosferinin vinil siyanür olarak da bilinen akrilonitril bakımından güçlü olduğunu gösterdi. Enceladus’ta yapılan keşfin ardından, yeni gelen bilgiler Dünya dışı yaşam izi bulma konusunda heyecan verici.

Dünya’da plastik üretiminde kullanılan kimyasal, Titan’ın puslu kahverengi-turuncu atmosferinin ağırlıklı olarak stratosferinde yer alıyor. NASA’dan astrobiyolog Maureen Palmer, ‘ham materyalin büyük oranlarda yüzeye indiğine inandıklarını’ söyledi.

Akrilonitrilin özelliği, Titan’ın kendine özgü doğasında ‘hücre benzeri’ zarların oluşumunu tetikleyebilecek olması. Materyalin sıvı nitrojen okyanusları beslemesi halinde, Dünya’nın okyanuslarında olduğu gibi ince hücre zarına sahip bakteriler oluşturması olası.

Titan’ın buzul bulutları ilk kez görüldü
Titan’ın kuzey kutup bölgesindeki deniz ve göller. [NASA]

Mikro organizmaların doğumu

2015’te yapılan bir araştırma, Titan’da mikroorganizmaların yaşama olasılığını incelemiş ve mikro organizmaların Dünya’daki canlı hücreler gibi lipit çift katman oluşturabilmesi için gerekli şartları analiz etmişti. Hücre zarının ana bileşeni olan lipit çift katman, hücrenin içini dış dünyadan ayırıyor. Araştırmada, Titan’daki hücre yapısının oluşumu sağlayacak ana girdi akrilonitril olarak belirdi.

Araştırmacılar, akrilonitril moleküllerinin bir materyal örtüsü gibi bir araya gelerek hücre zarı oluşturabileceğini düşünüyor. Örtü, nihayetinde ozotom adı verilen mikroskobik bir küre meydana getiriyor. Küçük bir depo veya taşıyıcı parça görevi alabilen otozomlar, Titan’da lipit çift tabakaların oluşmasını sağlamış olabilir.

Goddard Astrobiyoloji Merkezi’nden Michael Mumma, ‘kimyasalların birbirleriyle etkileşime girmesini sağlayacak kadar dış ortamdan ayrı kalmasını sağlayacak bir zar oluşumunun kritik rol oynadığını’ belirtti. Eğer hücre zarı bezeri yapılar akrilonitril sayesinde ortaya çıkarsa, Titan’da yaşam oluşmasına yönelik ilk büyük adım atılabilir.

ESA Huygens uzay aracının Titan’a iniş görüntüleri
Otozoma ait illüstrasyon. [James Stevenson/Cornell Üniversitesi]

Nitrojen ile beslenen okyanus canlıları olabilir mi?

NASA araştırmacıları, Titan atmosferindeki akrilonitril miktarının milyonda 2.8 parça kadar yoğun olduğunu belirtti. Yerden 200 kilometre yükselikte yoğunluğu artan kimyasalların, belli sürelerde yere inerek yüzeyle etkileşime girdiğine kesin gözüyle bakılıyor.

Titan’ın en büyük ikinci göl Ligeia Mare’de, bir insanın yaşam ömrü boyunca her milimetrede (çeyrek çay kaşığı kadar su) 10 milyon ozotom oluşturacak kadar akrilonitril birikebileceği hesaplandı. Dünya’da okyanusların kıyılarında milimetre başına bakteri yoğunluğu ortalama 1 milyon.

NASA, araştırma ALMA’dan alınan 11 yüksek çözünürlüklü veri grubu kullandı. Veriler, ALMA teleskop dizini tarafından toplanan ışın miktarının kalibrasyonunu sağlamak için yapılan bir çalışmada toplanmıştı. Arşivden alınarak bir araya getirilen veri grubunda, Palmer ve meslektaşları akrilonitrile işaret eden üç spektral çizgi tespit etti.

Titan’ın astrobiyoloji için mükemmel bir araştırma konusu olduğunu belirten Palmer, yeni araştırmalar ile Güneş Sistemi’ndeki kimyasal farklılıkları daha iyi anladıklarını söyledi. Palmer, “Dünya’da çözücü olarak su var, Titan’da ise sıvı metan. Eğer Titan’da yaşam olsaydı biyokimyası tamamen farklı olacaktı. Neye benzediğini görmek inanılmaz olurdu.”

Titan’ı nükleer enerjili ‘Dragonfly’ keşfedecek