İnsanlığın empati ve sanat odaklı kuzeni olarak tasvir edebileceğimiz ve nihayetinde insanlık (bilimsel terimi ile Homo sapiens) tarafından katledilen Neanderthallerin aslında insan ile aynı tür olabileceği öne sürüldü.
Homo sapiens’in en yakın akrabası olarak kabul edilen Neanderthallerin hatırladıkça insana iç çektiren birçok özelliği var. Bizler gibi oradan oraya göç edip önüne geleni katletmek yerine yerleşik ve medeni bir hayat kurmaya çalıştıkları biliniyor. Öyle ki, Avrupa’da bilinen ilk sanat eserini, aynı zamanda kuş tüyleri ve hayvan kemiklerinden mücevher yapan, avcılıkta kabiliyetli bir türdü Neanderthaller. Beyin büyüklüğü ve fizyolojik yapısı neredeyse Homo sapiens ile aynı olan Neanderthallerin, karşılaştıkları birçok bölgede insan tarafından katledildiği de delillerle ortaya kondu. Yine de, yaklaşık 40,000 yıl önce yok olmalarının nedenleri arasında iklim değişikliğine karşı koyamamaları gibi sebepler de mevcut.
Günümüzde birçok insanın %2 oranında Neanderthal geni taşıdığı biliniyor. Neanderthallerin keşfedilen her bir özelliği, barbar görünümlü bir türden öte çok daha akıllı ve medeni bir tür olduklarına işaret etti. Hatta, Neanderthaller ile Homo sapiens’in aynı olduğunu düşünen bilim insanları da mevcut.
İlk Neanderthal fosili 200 yıl önce tespit edildi. Yine de, Denisovan ve Homo erectus gibi türlere kıyasla halen bizden ne kadar farklı oldukları belli değil. Fransa Doğal Tarih Müzesi’nden paleontolog Antoine Balzeau’ya göre, bu konu fazlasıyla tartışmaya açık. “Fosiller 19’uncu yüzyılda değerlendirildiklerinde spesifik bir türe özgü olup olmadığı düşünülmüyordu çünkü insanlar standart tür olarak kabul ediliyordu” ifadesini kullanıyor.
Son yıllarda elde edilen arkeolojik bulgular, Homo sapiens’in sanıldığı gibi 70,000 yıl önce Afrika’dan göç ettiği inanışına fazlasıyla ters düşüyor. Neanderthaller de bu bulmacının önemli bir yerinde bulunuyor. Avrupa’da yaklaşık 430,000 yıl önce yaşadığı bilinen türün insanla 50,000 yıl önce karşılaştığı düşünülüyor. Soyların yaklaşık 500,000 yıl önce birbirinden ayrıldığı ele alındığında, iki ayrı tür olduğuna kesin gözüyle bakılıyordu. Ancak bu inanış 2008’de değişmeye başladı.
DNA ne söylüyor?
İsveçli genetik bilimci Svante Pääbo, antik kemiklerden elde ettiği DNA ile Neanderthal genomonun dizilimini çıkarmayı başararak büyük bir başarıya imza attı. Elde ettiği sonuçlar, modern insanın %2 oranında Neanderthal DNA’sı taşıdğını ortaya koydu. Birkaç yıl sonra yapılan araştırmalar Homo sapiens ile Neanderthal’in yaklaşık 50,000 yıl önce çocuk yaptığı bulgusu da ortaya çıkardığında, iki türün benzerliği daha da öne çıktı (hatta Homo erectus ile de aynısını yaptığımız öne sürülüyor).
Farklı türlerin biyolojik tanım altında sağlıklı yeni bir birey üretemediği biliniyor. Business Insider’a konuşan evrim antropoloğu Laura Buck’a göre, Neanderthal ile Homo sapiens’in çocuk üretmiş olması oyunun kurallarını değiştiren bir delil.
Buck, “Türlerin yeni birey üretemeyeceği içgüdüsel olarak çekici çünkü bir kısa yol sunuyor. Ancak biyoloji bir kısa yol değil” ifadesini kullanıyor. Örneğin, köpek ve kurtlar tamamen farklı türler olarak kabul edilse de, üreyebilen yeni bireyler ürettikleri biliniyor.
Neanderthallere gelindiğinde, Buck’ın dikkat çektiği bilimsel bir unsur söz konusu: Neanderthal kemiklerinin özellikleri, modern insan ve doğrudan atalarınınkinden farklı. “Birçok araştırmada anlatılanlar doğrultusunda bir Neanderthal’i tıraşlayıp takım elbise ile metroya bindirseniz kimsenin farkı anlamayacağı yönünde. Ancak bunun doğru olduğunu sanmıyorum” diyor Buck. “Böyle bir senaryoda kesinlikle biraz farklı durduklarını düşünürdük.”
Balzeau bu ifadeyi doğruluyor. “Farklı grupları paleontolojik açıdan nasıl değerlendireceğimiz konusunda tartışmalar olabilir. Ancak Neanderthaller ve Homo sapiens çok belirgin anatomik farklılıklara sahipti” ifadesini kullandı.
Bazıları da genetik bilginin bu konuda belirleyici olması gerektiğini düşünüyor. Britanya Durham Üniversitesi’nden arkeolog Paul Pettitt, “Evrimsel farklılaşmayı farklı türleri belirlemek için kullanmak tahmin yürütmek olurdu” ifadesini kullanıyor.
Türler kültür ile belirlenebilir mi?
Pettitt, son 20 yılda yapılan ve aslında Neanderthallerin ne kadar akıllı olduğunu ortaya koyan araştırmalara kadar bu türün geri kaldığını düşünenler arasındaydı. Ancak bu görüş artık dar kalıplarından çıkmayı başardı. Başlangıç olarak, Neanderthal beyni insanınkinden büyük olmasa da belirgin bir şekilde küçük de değildi. “Son model bir bilgisayarı sadece alarm saatini kullanmak için almazsınız. Haliyle Neanderthallerin de beyinleriyle oratılı evrimsel bir sebebi olmalı” diyor.
Neanderthaller başarılı avcılar olmalarının yanı sıra işçiliği de öne çıkan bir türdü. Aynı zamanda ilkel mücevher yapıyor ve hatta pigmentleri kullanarak resimler de çiziyordu. Hatta, ölülerini gömdükleri bilinen Neanderthallerin spiritüel bir tarafı da mevcuttu. Haliyle Avrupa’da bir süre beraber yaşamış olan Homo sapiens ve Neanderthallerin kültür paylaşımı yaşadığı büyük de bir olasılık. Örneğin farklı ancak ortak anlamlar taşıyan basit diller kullandıkları düşünülüyor. Kısaca, iki tür arasında fazlasıyla kültürel benzerlik olduğunu söylemek mümkün.
Neanderthaller insan mıydı?
Tüm bu değerlendirmelerin ardından gelen büyük soru, Neanderthallerin insan olup olmadığı. “İnsanlığın ne olduğu hangi insan grubuyla konuştuğunuza dayanıyor… Kültür ile ifade edildiği gibi değer yargıları da olan bir husus. İnsanlık veya insanlık dışı sadece farklı organizmalara özgü bir şey değil.”
Dahası, istatistiksel olarak insan populasyonu düşünüldüğünde günümüzde geçmişte hiç olmadığı kadar Neanderthal DNA’sı mevcut. Yazar Angela Saini’ye göre bu durumu yanlış anlamak da olası. Fazla Neanderthal DNA’sı bulunanları az gelişmiş olarak görebilmek gibi bir hata olabilir. Bunun anlamı, Neanderthal DNA’sının modern hastalıklara daha fazla kapı aralıyor olması. Bazı Neanderthal genleri diyabet ve kanser türleri gibi hastalıklarla bağlantılı görülürken, Covid-19 kapmayı da fazlasıyla kolaylaştırdığı belirtildi. Daha da kötüsü, Doğu Asyalı populasyonların daha fazla Neanderthal DNA’sına sahip olması, ayrımcılık için kullanılabilecek bir tehlike olarak beliriyor.
Öte yandan, son yıllardaki araştırmalar geri kafalılara malzeme vermeyecek türden. Neanderthallerin fazlasıyla Avrupalı olduğunun yanı sıra, genetik bilgiler açık tenli ve kırmızı saçlı olduklarına işaret etti. Bilim geçmişi aydınlattıkça, insanların ilkel öngörüleri de ortadan kalkmaya başlıyor. Saini, 100 yıl önce Neanderthal ve Aborjinlerin insanalar ile modern insanlar arasında çizgi çekmek için kullanıldığını, günümüzde ise Neanderthallerin insan çemberine atıldığı söylüyor. Her haliyle ironik.
Tarihi yeniden yazmak
Halen Neanderthalleri ve bizlerle olan bağlarını anlamaya çalışıyoruz. İnsan ile Neanderthal’in evrim süreci hakkında daha fazla bilgi belirdikçe, bilim insanları da aralarından hangisinin daha üstün olduğunu belirlemek için gittikçe daralan bir çember içinde kalıyor.
Genom araştırmasını gerçekleştiren Pääbo’ya göre insanlar doğası itibari ile istisnai değil. Tersine, insan evriminde Homo sapiens tek insan benzeri varlık olarak gezegenimizde çok az vakit geçirdiği için istisna olarak görülüyor. Pääbo, güzel de bir soru ekliyor: “Neanderthaller ve Denisovan insanı hayatta olsaydı, nasıl bir tablo ortaya çıkardı?”
Birinci ve en olası ihtimal, ırkçılığın günümzdekinden kat be kat fazla olacağıydı. İkincisi, çok az bir ihtimal de olsa, herkesi tek bir ırk olarak düşünebilmek olurdu. “Bence her ikisi de mümkün ve bir nevi insanları nasıl gördüğümüzü ve bunun üzerinde nasıl spekülasyonlar ürettiğimizi yansıtıyor” diyor Pääbo.
Kaynak: Business Insider
Ana görsel: Crawford Jolly/Unsplash