Tansu Daylan: Dünya dışı yaşamı bulmak için ‘olağanüstü kanıtlar’ gerekli

0
8080
• Astrofizik araştırmalarınızın size kattığı tecrübeler ışığında gelecek için nihai hedefleriniz nelerdir? Tansu Daylan bilime nasıl daha başka katkılar sağlamayı amaçlıyor?
TD : Geçtiğimiz aylarda ötegezegenler üzerinde çalışmaya başladım. Hedefim bu alandaki çalışmalara katkıda bulunmak ve TESS’in bilimsel potansiyelini arttırmak.
Tansu Daylan. [Harvard Üniversitesi]
• Evren’in bir simülasyon olup olmadığı düşünceleri tartışılmaya devam ederken Occam’s Razor (Ockham’ın Usturası) prensibini savunanlarda bir hayli fazla. Siz, evrenin bir simülasyon olup olmadığı düşüncesine nasıl yaklaşırdınız?

TD : Evrenin bir simülasyon olması mümkün. Fakat şu anki fizik algımızda bu hipotez test edilebilir ve aksi kanıtlanabilir gibi gözükmüyor. İleride yapılacak olası bir keşif (örneğin her şeyin teorisi) bu hipotezi test edilebilir kılmadıkça, simülasyon hipotezine inanmamız için bir sebep görmüyorum. Eğer içinde yeşerdiğimiz bu evrenin bir simülasyon çıktısı olduğunu varsayarsak, bizim simülasyonumuzu yapan gerçekliğin de temel gerçeklik olduğundan emin olamayız. Bu da evreni olabildiğince karmaşık bir şekilde açıklamamıza sebep olur.

Bahsettiğiniz gibi, ayırt edici bir gözlemin yokluğunda test edilebilir olan ve gözlemlerimizi açıklayabilen en basit modeli, yani “tek gerçekliğin yaşadığımız gerçeklik olduğu” hipotezini benimsememiz gerektiğini düşünüyorum.
• Yüksek Lisans düzeyinde ilk projeniz, Samanyolu’nun merkezindeki gama ışınlarının veri analizi üzerine olduğunu biliyoruz. Güneş sistemimizi de içinde barındıran gökadamıza dair araştırmalarınız sürüyor mu? Eğer öyleyse, biraz bahsedebilir misiniz?
TD : Evet ilk projem bu alandaydı, fakat artık aktif olarak bu problem üzerine çalışmıyorum. Bunun iki sebebi var. Birincisi, galaksi merkezinden gelen fazla gama ışınımının kaynağının hala karanlık madde mi yoksa atarcalar (süper yoğun nötron yıldızları) mı olduğunu bilemiyoruz. Bunu nihai olarak belirlememizi sağlayacak miktar ve kalitede veri yok elimizde. Bunun için yeni nesil gama ışını dedektörlerinin uzaya gönderilmesi gerekiyor. İkinci olarak da, evrende çözülmeyi bekleyen ve hayal gücümüzü zorlayan sayısız problem varken aynı problem üzerine birkaç seneden uzun bir süre çalışmayı kişisel olarak tercih etmiyorum.
• Günümüzde Kepler’in keşfettiği ötegezegenler sayesinde Dünya benzeri gezegenlerin sayısı artmaya devam ediyor. Sizce bu keşif süreci boyunca nereye varacağız?
TD : TESS’in tasarım hedefi Dünya benzeri (Dünya’nın yarıçapının 4 katından küçük yarıçapa sahip) 50 ötegezegen bulunması ve bunların kütlelerinin ölçülmesi. JWST’nin birkaç sene sonra uzaya gönderilmesiyle bu ötegezegenlerden bazılarının atmosferlerinin detaylı incelenebileceğini düşünürsek, yakında Dünya’ya oldukça benzeyen bazı yakın ötegezegenleri bulmuş olacağız. Bundan sonraki sürecin de bu ötegezegenlerin radyo dalga boylarında dinlenmesi, gerekirse sinyal ve hatta nanorobot gönderilmesi şeklinde işleyeceği tahmin ediliyor.
Tansu Daylan, Amerikan Astronomi Topluluğu Konferansı’nda.
• SpaceX tarafından uzaya fırlatılan ve aynı zamanda NASA’nın sponsoru olduğu ötegezegen uydusu TESS için çalışmalar yürütüyorsunuz. Yeni ötegezegen keşiflerinde bizleri neler bekliyor ve birazda sizin TESS bünyesindeki çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz?
TD : TESS normal süresi iki sene olan, fakat uzatılma ihtimali de yüksek olan bir deney. Az önce dediğim gibi iki sene içerisinde Güneş’e yakın yıldızların etrafında onlarca Dünya benzeri ötegezegen keşfetmiş olacak.
TESS’teki çalışmalarım sinyal işleme ve yapay öğrenme üzerine. Ben keşfedilen ötegezegenlerin fiziksel analizleri konusunda değil, daha çok teleskoptan edindiğimiz fotoğraf ve yıldız akışı zaman-serilerinin hızlı ve doğru bir şekilde analiz edilmesi ve sınıflandırılması konusunda çalışıyorum.
• Teknolojinin bilime sunduğu katkı ile yeni keşifler de birbiri ardına gelmeye başladı ve birçok bulguya ulaşmamızı sağladı. Teknoloji gelecekte bilime katkı sağlamaya devam edecek midir? Ne tür yeni keşifler ortaya çıkacaktır sizce? Yorumlayabilir misiniz biraz bize.
TD : Teknolojinin gelişimi ile bilimsel keşifler bugüne kadar birlikte ilerledi. Bundan sonra da bunun bu şekilde devam edebileceğini söyleyebiliriz. Teknolojik gelişmeler genel olarak bize ya yeni gözlemlenebilir şeyler sunar, ya da hâlihazırda gözlemleyebildiğimiz nicelikleri daha küçük hata payı ile gözlemleyebilmemizi sağlar. Bu sayede daha fazla hipotezi yanlışlayabilir, yanlışlayamadığımız hipotezlerle de evren hakkında daha detaylı bir algı düzeyine ulaşabiliriz.
• Astrofizik, kozmoloji ve diğer alt bilim dallarında kariyer hedefi olan genç arkadaşlara tavsiyeleriniz neler olurdu?

TD : Kanımca astrofizikçi olmak merak etmekle başlar. Eğer çocukken şehirden uzağa – yazlığa veya doğa turuna – gittiklerinde eğer gece gökyüzü onları alıp hayal güçlerinin sınırına götürüyorsa, içlerindeki bu sesi dinlemeleri gerektiğini düşünüyorum. Ülkemizde temel bilim yapma potansiyeli olan birçok genç gerek aile baskısı gerekse kariyer kaygısı ile bunu gerçekleştiremiyor ne yazık ki.

Üniversitedeyken eğer fırsat bulabilirlerse bir teleskopla gözlem deneyimi yaşamalarını tavsiye ederim. Ayrıca lisans düzeyinde araştırma yapmaya başlamaları, kendi potansiyellerini ve beklentilerini erkenden görmelerini sağlayacaktır.
En önemlisi de, hayatta eninde sonunda temel bilim yapmasalar bile, içlerindeki naif bilim insanını hiçbir zaman öldürmesinler!
• Bilimsel ilerleme sürecinde veya bilim-teknoloji alanında Türkiye’nin geleceği hakkında kısaca düşüncelerinizi aktarabilir misiniz?
TD : Türkiye’de son yıllarda bilim ve teknoloji konusunda büyük yatırımlar yapılıyor ve ümit ederim ki devamı gelecek. Fakat bilimsel ve kuşkucu düşüncenin egemenliği konusunda aynı iyimserliğe sahip değilim ne yazık ki.